2019’un En’leri
Bilimsel ve teknolojik gelişmelerin günlük haberler haline geldiği yıllarda yaşıyor olmamız bir şans. Her geçen yıl artan hızda ve miktardaki bilimsel keşifleri uzaktan takip etmek dahi gitgide daha heyecan verici ve baş döndürücü hale geliyor. Son günlerini yaşadığımız 2019 yılı da insanlığın evreni kavrayışında neredeyse sayısız gelişmelere sahne oldu. İşte bunlardan öne çıkanlar.
Uçlarda Teknoloji
On yıldan uzun süredir devam eden bir çalışmanın sonucunda bu yıl bilim insanları, sekiz ayrı gözlemevini bir arada çalıştırarak, etkin çapı Dünya büyüklüğünde olan bir sanal radyo teleskop yaratıp, ilk kez bir karadeliğin olay ufkunu fotoğrafladılar.
Teknoloji alanındaki en önemli gelişmelerden biri, “Kuantum Üstünlüğü” adı verilen ve kuantum temelli bilgisayarların geleneksel bilgisayarlardan daha etkin çalışmaya başlaması olarak özetlenebilecek hız sınırının, Google tarafından, bir anlamda, geçilmiş olmasıydı.
Değişen İklim
Bu sene, iklim değişikliği de hız kesmedi. Ağustos ayında Amazon ormanlarında başlayan mevsimlik yangınlar, tüm dünyanın dikkatini bölgeye çekmişti. Binlerce kilometre ötede, gündüzü geceye çevirecek yoğunlukta dumana neden olan on binlerce noktasal yangının, artık hafiflemiş olsa da, şimdi bile tam anlamıyla kontrol altına alındığı söylenemez. Ayrıca, küresel ısınmanın hem nedeni hem sonucu olan sera gazı salımının hızla artması, kutuplardaki buzulları eritmeye devam etti, üçüncü kutup olarak adlandırılan Himalaya buz örtüsünün önündeki tehlikeyi ortaya koydu.
Tüm bunlarla birlikte, Uluslararası İklim Değişikliği Paneli Değerlendirme Raporu, bu sene belki de ilk defa oldukça endişeli ve karamsar bir tablo çizse de, bu ay Madrid’te düzenlenen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı (COP25), beklentileri boşa çıkarmadı ve büyük karbon endüstrisine sahip başlıca ülkelerin isteksizliği nedeniyle, duyarlı dünya vatandaşlarını yine hayal kırıklığına uğrattı. Bunlara rağmen, TIME dergisi, bu sene yılın kişisi ödülünü 16 yaşındaki iklim aktivisti Greta Thunberg’e vererek, bu meseleyi geniş bir kitlenin önemsediğini vurguladı.
Yok Olan Canlılar
Böcek biyoçeşitliliği hakkında şimdiye kadar yürütülen en kapsamlı derleme çalışması, tüm böcek türlerinin yüzde 40’ının, önümüzdeki birkaç on yıl içinde yok olabileceğini gösterdi. Büyük oranda insan kaynaklı sebeplerle (tarım ve şehirleşme nedeniyle habitat kaybı, tarım kimyasalları, hastalıklar, yabancı tür istilası ve iklim değişikliği) yok olan canlı türlerinin, böceklerle sınırlı olmadığı da ortaya açıktı. Yasadışı hayvan ticaretiyle dünyaya yayılan Batrachochytrium dendrobatidis (Bd) adlı mantar, patojen kaynaklı biyoçeşitlilik kaybı rekorunu eline geçirmeyi başardı ve hedefinde de maalesef sevimli kurbağa arkadaşlarımız var. Bir yandan, dünyanın yeni bir kitlesel yok oluş içine girdiği söylenirken, öte yandan bu sene 71 yeni canlı türü, bilim insanları tarafından kaydedildi. Bu canlıların çoğu, yeni olduğu kadar, ilginç de.
İnsanın Kökenine Dair Yeni Keşifler
Etiyopya’da, insanlığın en eski atalarından Australopithecus anamensis’e ait olduğu keşfedilen bir kafatası fosili sayesinde, 3,8 milyon önce yaşamış bir insansının yüzü yeniden canlandırıldı. İnsanın evrim sürecinde birbirinin öncüsü veya ardılı olduğu düşünülen türlerin, aslında aynı dönemde yaşamış ve birbirileriyle etkileşime girmiş olma ihtimali, antropologları heyecanlandırdı. Benzer şekilde, hakkında çok az bilgimiz olan Denisovalara ait yeni fosiller bulundu ve ilk kanıtları yaklaşık on yıl önce gün ışığına çıkan gizemli Denisova türünün, taş devri atalarımız Neandertaller ve Homo sapiens türleri ile aynı yatağı paylaştığı öğrenildi. (Yatak da muhtemelen taştandı.) Yani, atalarımız arasında, Sibirya’da ortaya çıkıp tüm Asya’ya üç koldan yayılan Denisovanlar’ın da bulunduğu kaydedildi. İnsanlığın kökenine dair yeni bir tartışma açan ilginç bir çalışma ise, Güney Afrika’daki belirli insan gruplarından alınan DNA örneklerinin mitokondriyal DNA (mtDNA)analizi sayesinde, tüm insan ırkının, şimdiye kadar öngörüldüğü gibi Doğu Afrika’da değil, Kuzey Botsvana’da doğduğunu iddia etti. Bu çalışma, sıkı bir eleştiri yağmuruna tutulsa da, disiplinlerarası araştırmaların ilginç yöntemler ve sonuçlar doğurabileceğini gösterdi.
İnsanlık Uzayı Araştırıyor
Uzay’a yapılan araştırma yolculukları hızlanarak devam ederken, uzun yıllardır ilgi görmeyen uydumuz Ay, bu yıl birçok ülkenin uzayda gözde hedefi haline geldi. Hindistan, İsrail ve Çin ayrı ayrı görevlerle Ay’a ulaştılar.
Çin, Ay görevlerine Chang’e 4 ile devam ederken, bu uzay taşıtını Ay’ın Dünya’dan görünmeyen, arka yüzüne indirerek insanlık tarihinde bir ilki gerçekleştirdi. Çin’in bu ay görevindeki önemli çalışmalarından biri de, ileride Ay ve Mars gibi uzak cisimlerde kurulabilecek olan kolonilere hazırlık için Ay’da tarım deneyiydi.
Uzay yarışına daha yakın zamanda katılmasına rağmen küçük bütçelerle büyük işler başaran Hindistan ise Chandrayaan-2 aracını başarıyla Ay yörüngesine sokmasına rağmen, güney kutupta araştırma yapmak üzere hazırladığı yüzey aracı Vikram, inişte başarısız oldu.
Yılın önemli uzay araştırmaları haberlerinden biri de, Dünya’dan en uzaktaki ve en hızlı insan yapısı cisimlerden Voyager 2’nin de, Heliopause sınırını geçip, yoluna dış uzayda devam etmeye başlaması idi.