Pandemi ve Sonrasında Ekonomi Halleri!
COVID-19 aşısı dünya ekonomisini nasıl etkiliyor?
Düşük faiz yüksek kur politikası ihracatı artıracak mı?
Faiz indiriminden beklenti nedir?
Yapısal reformlar bizi fakirleşmekten kurtarır mı?
Pandemi gölgesinde sürdürülebilir ekonomi kavramını Koç Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nden Prof. Dr. Selva Demiralp’le değerlendirdik.
“ Aşının dünya genelinde eşit olarak dağıtılmaması durumunda ekonomik maliyeti yine zengin ülkelerin omuzlamak zorunda kalacaklarını ortaya koyan araştırmamız dünyada çok ses getiren bir çalışma oldu. Çünkü çok güncel ve kritik bir zamanda araştırma yayınlandı. O dönemde henüz daha aşı onayı alınmamış, ancak aşı üreticileri büyük ülkelerle masaya oturup ne kadar üreteceklerine dair pazarlıklar yapmaya başlamış ve aşı milliyetçiliğinin çok ciddi bir sorun olduğu açığa çıkmıştı.”
Prof. Dr. Selva Demiralp
Prof. Dr. Selva Demiralp, 2000-2005 arasında Federal Reserve Board’da ekonomist olarak çalıştıktan sonra 2005 yılında Koç Üniversitesi Ekonomi Bölümü’ne katıldı. 2016 yılı itibarıyla Koç Üniversitesi-TÜSİAD Ekonomik Araştırma Forumu direktörlüğünü üstlenen Demiralp, aynı zamanda Yapı Kredi Ekonomik Araştırma Kürsüsü başkanıdır.
https://case.ku.edu.tr/akademik-idari-kadro/akademik-kadro/show/sdemiralp/
Karma Gerçekliğin Gerçekçi Yolcuları
*Artırılmış gerçeklik, sanal gerçeklik, karma gerçeklik, genişletilmiş gerçeklik… Hangisi ne kadar gerçek?
*Bu tür gerçeklik deneyimi yaşamak için neye ihtiyacımız var?
*Bu teknolojiler ne vaat ediyor? Bize ne katıyor?
*Eğlence sektörü dışında ne amaçla kullanılıyor?
*Sağlığa olumsuz etkileri var mı? Gözüm bozlur mu? Gerçek dünyadan kopmama, psikolojimin bozulmasına neden olur mu?
Son yılların gözdesi, sanal ya da artırılmış gerçeklik dünyasını bu konuda patentleri de olan Koç Üniversitesi Elektrik ve Elektronik Mühendisliği Bölümü’nden Prof. Dr. Hakan Ürey ve Koç Üniversitesi Karma Lab Direktörü Koç Üniversitesi Medya ve Görsel Sanatlar Bölümü’nden Doç. Dr. Evren Yantaç ile konuştuk.
Sanal gerçeklik gözlüğü ilk olarak 1965 yılında yapılıyor. Aslında sanal gerçeklik gözlüğü demek yerine kaskı demek daha doğru olur. Kaskı siz giymiyorsunuz adeta o kask sizi giyiyor gibi bir şey. Tavandan zincirle asılı, siz altına giriyorsunuz, normalde başınızın taşıyacağından çok ağır. Ama iki ayrı gözünden iki ayrı görüntü gösterdiği için insanlar büyük bir heyecanla karşılıyorlar bu teknolojiyi. Ancak 40-50 yıl sonra gerçekten kafamıza takabileceğimiz hale geliyor ve teknolojiyi bambaşka bir yere taşıyor.
Prof. Dr. Hakan Ürey
Koç Üniversitesi Elektrik- Elektronik Mühendisliği Bölümü öğretim üyesidir. Yüksek lisans ve doktora derecelerini Georgia Institute of Technology’de Elektrik ve Bilgisayar Mühendisliği alanında aldı. Doktora sonrasında beş yıl ABD’de Microvision şirketinde çalıştı. Optik, Fotonik, display teknolojileri ve Mikroelektromekanik Sistemler (MEMS) alanlarında uzman olan Ürey’in 50’den fazla patenti, 200 üzerinde makalesi bulunuyor. 2013 yılında gelecek nesil giyilebilir ve 3 Boyutlu ekran teknolojiler geliştirme çalışmaları için Avrupa Araştırma Konseyi (ERC) tarafından verilen prestijli ileri seviye araştırma fonunu almaya hak kazandı.
“Gerçeklik teknolojilerinin temelde bize kattığı, fiziksel dünyaya entegre olmuş dijital içeriklere doğal bir şekilde erişim sağlıyor oluşumuz. Aslında iki boyutlu grafik ara yüzleri bugün yine kullanıyoruz. Grafik ara yüzleri kullanmak öğrenme gerektiren bir şey. Halbuki uzamsal bilgisayarların gerçeklik teknolojilerinin vaatlerinden biri daha az öğrenmeyi gerektirecek, daha sorunsuz, farkında olmadan etkileşime geçeceğimiz deneyimler sağlamak.”
Doç. Dr. Asım Evren Yantaç
Koç Üniversitesi Medya ve Görsel Sanatlar Bölümü öğretim üyesi olarak görev yapıyor. Uzmanlığını etkileşim tasarımı, ara yüz tasarımı, değiştirilmiş gerçeklik, kullanıcı deneyimi ve tasarımda yaratıcı düşünme konularında yapmıştır. 2019 yılından bu yana Koç Üniversitesi KARMA Gerçeklik Laboratuvarı eş direktörlüğünü yürütüyor.
https://cssh.ku.edu.tr/ekibimiz/akademik-kadro/show/eyantac/
Mutlu Olmak Varken
- Mutluluk kavramı nedir? Mutluluk bir yanılsama mı, sürdürülebilir mi?
- Mutluluğun anahtarı ya da formülü var mı?
- Potansiyelimizi gerçekleştirmek bizi esenliğe götürür mü?
- Pozitif psikoloji nedir?
Koç Üniversitesi Akademik Başarı ve Hayat Becerileri Merkezi ALİS’te Öğretim Görevlisi Aydan Bayır Toper ve University of East London’da Öğretim Görevlisi Burçin Erarslan Başkurt sorularımızı yanıtladı.
“ Pozitif psikoloji, bireylerin ve toplumların başarı ve esenlik seviyelerinin optimum düzeyde olmasını sağlayan etmenleri araştıran, geliştirilmesi için bilimsel çalışmalar yapan bir disiplin. Bu alan 1998 yılında dönemin Amerikan Psikologlar Derneği Başkanı Martin Seligman tarafından resmi olarak psikoloji dünyasına kazandırılmış olsa da ortaya çıkış hikayesi 2. Dünya Savaşı’na dayanıyor.”
Öğr. Gör. Aydan Bayır Toper
Koç Üniversitesi Akademik Başarı ve Hayat Becerileri Merkezi ALİS’te Öğretim Görevlisi olarak çalışmaktadır. Boğaziçi Üniversitesi Felsefe Bölümü’nde okuduğu dönemde Lösemili Çocuklar Vakfı’nda (LÖSEV) ve Kanserli Çocuklara Umut Vakfı’nda (KAÇUV) gönüllü olarak çalışmıştır. East London Üniversitesi’nde Uygulamalı Pozitif Psikoloji alanında yüksek lisans yapmış ve tezini öz-şefkat (self-compassion) üzerine yazmıştır. Halen doktora çalışmalarına Nottingham Üniversitesi Eğitim Fakültesi bünyesinde bulunan “Centre for Research in Human Flourishing” biriminde devam etmektedir.
“Pandemi döneminde hepimiz farklı karakter özelliklerimizi kullanarak birtakım zorluklarla başa çıkmaya çalıştık. Bazı özelliklerimiz pandemiyle birlikte daha çok öne çıkmış ve bize daha fazla enerji vermeye başlamış olabilir. Mesela yaratıcılık size çok enerji veren, sizi çok mutlu eden ve çok sık kullandığınız bir özelliğiniz olmayabilir. Fakat pandemideki zorluklarla başa çıkarken daha yaratıcı davranışlar içerisinde bulunmuş olabilirsiniz ve onu güçlü bir karakter özelliğiniz haline getirmiş olabilirsiniz.”
Öğr. Gör. Burçin Erarslan Başkurt
University of East London’da Psikoloji bölümünde öğretim görevlisi olarak çalışmaktadır. Aynı zamanda, Koç Üniversitesi’nde İş ve Örgüt Psikolojisi dersini, Bahçeşehir Üniversitesi’nde Pozitif Psikoloji ve Sağlık Koçluğu derslerini vermektedir. Akademik alanda yaptığı araştırmaların ve verdiği derslerin yanı sıra, bireyler, gruplar ve kurumlarla Güçlü Yanlar Odaklı Pozitif Psikoloji Koçluğu uygulamaları yapmaktadır.
Sen mi yoksa Biz mi? COVID-19!
Covid-19 pandemisinde neredeyse bir buçuk yılı geride bıraktık. Geldiğimiz noktada salgın hakkında bilgilerimiz hala son derece kısıtlı. Bir yandan aşıları tartışıyor bir yandan da gelecekte bizi bekleyen diğer salgınlara karşı ne kadar hazırlıklıyız bundan şüphe ediyoruz. Hal böyleyken biz de aklımıza takılan soruları salgının başından itibaren aktif bir şekilde çalışmalar yürüten uzmanlara yönelttik.
Ergönül, 2011 yılından bu yana VKV Sağlık Kuruluşları’nda Enfeksiyon Hastalıkları Bölümü’nde görev yapıyor. Koç Üniversitesi İş Bankası Enfeksiyon Hastalıkları Araştırma Merkezi’nin (KUISCID) kurucu direktörü. Araştırma alanları yeni enfeksiyonlar (emerging infections), Enfeksiyon hastalıkları klinik çalışmalar ve epidemiyolojisi üzerine.
https://kuiscid.ku.edu.tr/academic/executive-board/onder-ergonul/
Prof. Dr. Önder Ergönül, “Covid-19 salgınında en büyük gelişme korunmada aşı çalışması oldu. Üstelik de mRNA, yani yepyeni bir teknolojiyle üretilen bir aşı ortaya çıktı. Bu aşı inaktif aşılara göre biraz daha etkiliydi. Önümüzdeki başka hastalıklar için de bu önemli bir kazanım oldu. İnsanoğlu geldiği nokta itibariyle, bir buçuk yılda salgını ancak yeni yeni kontrol etmeye başladı ya da tünelin ucundaki ışığı görebildi diyebiliriz. Birçok açıdan bu salgın bizi test etti.”
Doktorasını Ankara Üniversitesi Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı’nda tamamlayan Prof. Dr. Can’ın ana çalışma alanlarını bakteriyel patojenler, antibiyotik direnç mekanizmaları ve biyofilm ile ilişkili enfeksiyonların epidemiyolojisi oluşturuyor. Can, Koç Üniversitesi İş Bankası Enfeksiyon Hastalıkları Araştırma Merkezi’nin direktör yardımcılığını yürütüyor.
https://kuiscid.ku.edu.tr/academic/executive-board/fusun-can/
Prof. Dr. Füsun Can, “Aşıdan kaçan bir grup olduğunun farkındayız. Toplumda bazı kişiler diğerleri aşılanıyor, hastalık yok olacak, ben aşılanmasam da olur diye düşünüyor. Aslında öyle değil, bu hastalık yüzde 70 toplum aşılansa bile 1 kaç yıl daha aynı grip gibi mevsimsel olarak devam edecek. Bu nedenle 3-4 yıl boyunca kişiler, kendilerini hastalıktan kaçırarak geçiremeyecekler. Bu nedenle herkesin aşılanması gerektiğini hatırlatmak isterim. Bu sonbaharda sona erecek bir hastalık değil, mevsimsel olarak görmeye devam edeceğiz.”
Merak Bir Yolculuktur-2
- Yeterince meraklı mıyız?
- İçinizdeki merak duygusu sizi nereye sürükledi?
- Merakımızın peşinden gitmek her zaman bizi en iyiye ulaştırır mı?
- Bilinen ve şüpheye yer bırakmayan bilgi merak konusu olabilir mi?
Koç Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Umran İnan, Mühendislik Fakültesi’nden Prof. Dr. Özgür Barış Akan ve İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nden Doç. Dr. Deniz Aksen “merak” hakkındaki görüşlerini paylaşıyor.
“En güzel merak ihtiyaçtan doğmayan meraktır. Meraka saygı duyulmalı, kişi bilmiyor olabilmeli ve rahatlıkla soru sorabilmeli.”
Prof. Dr. Umran İnan
“Merak hayatta kalma dürtüsünden dolayı bilgiyi arama ihtiyacı elbette, ancak bazen bize hiç faydası olmayacak şeyleri de merak etmekten geri kalmıyoruz.”
Prof. Dr. Özgür Barış Akan
“Merakın kökeninde şüphecilik var. Merak genetik olmak zorunda değil, toplumsal çevreden de kaynaklanabilir.”
Doç. Dr. Deniz Aksen
Devletler soğuk savaşın ardından pozisyonlarını değiştirirken uzay macerası her ne kadar rafa kalkmış görünse de bugün gelinen noktada yeniden arzu nesnesi haline dönüştü. Haziran 2019’da SpaceX Falcon Heavy roketine yerleştirilerek uzaya fırlatılan DSX uzay aracı Koç Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Umran İnan’ın da yer aldığı bazı bilimsel araştırmaları içeriyordu. Biz de soğuk savaş döneminin ardından unutulan ama şimdi bambaşka bileşenlerle karşımıza çıkan uzay macerasını Prof. Dr. Umran İnan’la ele aldık.
- Uzay macerasındaki dönüm noktaları neler?
- Bugüne kadarki çalışmalardan en etkileyici olanlar hangileri?
- En umut vadeden uzay çalışmaları?
- Uzayda neden bilimsel araştırma yapılır?
- Türkiye bu maceraya ortak olabilecek mi?
“Soğuk savaş dönemindeki uzay telaşesi ve paranoyası, sonrasında yerini uzayın ticari amaçlı kullanımına bıraktı. Sputnik uydusunun gönderilmesi ABD’de büyük telaşa neden oldu. O dönem bir bayrak dalgalandırma, bir an önce Ay’a çıkma yarışı söz konusuydu. Aynı zamanda bunların hepsinin altında bilimsel araştırma kisvesi yatıyordu. Ama bir de tabii arkasında ulusal beceri, teknolojik gelişim gösterme ve bayrak dalgalandırma, diğer tarafın önüne geçilmesi gibi nedenler yatıyordu. O dönemde ABD’de bilimsel olarak çok muhteşem ölçümler yapıldı. Uzaya ilk atılan uydulardaki elektromanyetik ölçümler, optik ölçümler, Dünya’nın yakın uzayının bilinmeyen özelliklerini belirlemek çok üst düzeyde gerçekleşti.”
Prof. Dr. Umran İnan
Prof. Dr. Umran İnan hakkında
Doktora eğitimini tamamladığı Stanford Üniversitesi Elektrik Elektronik Mühendisliği Bölümü’nde Uzay, Telekomünikasyon ve Radyobilim Laboratuvarı’nın Direktörü olarak görev yaptı. Çalışmaları dolayısıyla Prof. Dr. İnan, ABD Antarktika Servis Madalyası’na layık görüldü ve bu sebeple Antarktika’daki bir tepeye “İnan Tepesi” adı verildi. Prof. Dr. İnan 2009’dan beri Koç Üniversitesi Rektörü olarak görevini sürdürüyor.
https://www.ku.edu.tr/en/explore/about/university-governance/president/
“Ah Şu Liderlik Meselesi”
- Neden liderlik meselesi iyi gitmiyor?
- Ne oluyor da iyi liderler seçemiyoruz?
- Seçilmek için gereken özellikler sonradan başarılı olmak, olumlu sonuçlar yaratmak için geçerli olmuyor mu?
- İyi liderler bulmak zor mu?
Koç Üniversitesi Psikoloji ve İşletme Bölümleri’nde öğretim üyesi, aynı zamanda İş ve Örgüt Psikoloğu olan Prof. Dr. Zeynep Aycan ve Koç Üniversitesi İşletme Enstitüsü Öğretim Görevlisi Erda Gerçek “Liderlik Meselesini” ele alıyor.
“ Liderlik ve yöneticilik arasında farklar var. Liderlik için ekstra vasıflar gerekiyor. Liderlik anlayışı 90’lı yıllardan günümüze oldukça değişti. Bundan sonra daha da farklı olacak. Yeni jenerasyonun aradığı, takip edeceği yöneticinin daha mütevazı, daha fazla dinleyen, alan tanıyan, liyakatli ve çevreye duyarlı olması gerekiyor.”
Prof. Dr. Zeynep Aycan
Prof. Dr. Zeynep Aycan- Koç Üniversitesi Psikoloji ve İşletme Bölümleri’nde öğretim üyesidir ve Endüstri ve Örgüt Psikolojisi alanında Profesör olarak görev yapmaktadır. Araştırmaları ve kitapları dünyada pek çok ödüle layık görülmüştür. Kültürlerarası yönetim üzerine uzmanlaşmış Aycan’ın çalışmaları kültürün liderlik, insan kaynakları yönetimi ve iş-hayat dengesi gibi süreçlere etkisi üzerine odaklanmaktadır.
Liderlik Laboratuvarı: http://leadlab.ku.edu.tr
“Neden liderlik bu kadar öne çıkıyor? 90’lı yıllardan itibaren Anglosakson ülkelerde başta ABD olmak üzere sonra da İngiltere’de, maddi varlıklar maddi olmayan varlıklara göre bilançolarda azaldı. Artık bir fabrikayı bir filoyu yönetmektense insanları yönetmek daha ön plana çıktı. Bu yüzden liderlikte insan ilişkileri, insanları motive etmek gibi konular daha öne çıktı. Farklı bir yerlere geldik.”
Erda Gerçek
Erda Gerçek
Erda Gerçek- Koç Üniversitesi İşletme Enstitüsü öğretim görevlisidir. Küresel Ekonomi, Türkiye Ekonomisi, Belirsizlik Altında Stratejik Düşünce gibi konularda Koç Üniversitesi Yönetici Geliştirme Programları, Yöneticiler İçin İşletme Yüksek Lisans Programı (E-MBA) ve İşletme (MBA) Yüksek Lisans programlarında ders vermektedir. Stratejist olarak özellikle makro ekonomi, politik risk ve döviz pazar analizi konularına odaklanmaktadır. Strateji geliştirme ve uygulama eğitimleri vermektedir.
Çocuktur Yapar (mı?)
- Çocuk mizacı diye bir şey var mıdır?
- Cinsiyet kimliğimiz ne zaman oluşur? “Kızlara pembe, erkeklere mavi” neyi etkiler?
- Kişiliğin oluşmasında aile ve çevre ne kadar etkilidir?
- “Erkek adam ağlamaz/kadınlar yüksek sesle gülmez” neye göre, kime göre?
Koç Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Ayşe Bilge Selçuk anlatıyor.
“Çocuk hemen hiçbir şey bilmeden dünyaya gelir, belli bazı kapasitelere yaşama doğar, ancak anne babasının onu yetiştirme dönemindeki destekleri ve yönlendirmesiyle zaman içirisinde becerilerini geliştirir.”
Prof. Dr. Ayşe Bilge Selçuk
Prof. Dr. Ayşe Bilge Selçuk- Koç Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi
Araştırmalarını kurucusu ve direktörü olduğu Koç Üniversitesi Çocuk ve Aile Çalışmaları Laboratuvarı’nda yürüten Prof. Dr. Selçuk’un genel araştırma alanları sosyal ve duygusal gelişim, sosyobilişsel gelişim, ebeveynlik, mizaç ve kültür.
Orada bir höyük var uzakta! – Göbeklitepe
- Göbeklitepe nedir? Nerededir?
- Neden bu kadar önemli?
- Kim yapmış? Ne zorları varmış?
- O kadar eskiyse, yaşı nasıl saptanabiliyor?
- Peki ya semboller ne anlama geliyor?
Koç Üniversitesi Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü’nden Doç. Dr. Rana Özbal ve doktora öğrencisi Devrim Sönmez anlatıyor.
“Anıtsal mimari üzerindeki zengin sembolizm o dönemde hayvanların insanların hayatlarında ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Göbeklitepe’de insanların işbirliği yaparak taş ve çeşitli alet edevatlarla bir yapı kompleksi oluşturduğunu görüyoruz. Göbeklitepe’de kuşaklar boyunca tekrar edilen izlerini Mezopotamya’da da gördüğümüz mitlere rastlıyoruz. Semboller aynı fakat kullandıkları medya farklılaşıyor, tıpkı bugün de olduğu gibi.”
Doç. Dr. Rana Özbal
Doç. Dr. Rana Özbal- Koç Üniversitesi Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi
Doç. Dr. Rana Özbal’ın araştırma alanları arasında Anadolu ve Yakın Doğru arkeolojisi ve tarih öncesi kültürel etkileşim yer alıyor. Neolitikleşme, erken karmaşık toplumlar, mikroarkeoloji ve toprak kimyasal analizleri de çalışma alanları içerisinde bulunuyor.
https://cssh.ku.edu.tr/egitim/arkeoloji-ve-sanat-tarihi/akademik-kadro/show/rozbal/
“Lisans eğitimini Hacettepe Üniversitesi, Arkeoloji Bölümü’nde tamamlayan Devrim Sönmez, 2019 yılından itibaren Koç Üniversitesi’nde eğitimini sürdürüyor. Devrim Sönmez araştırmalarını 2015 yılından beri Göbeklitepe üzerinde yürütüyor. “
Arkeolog Devrim Sönmez
Arkeolog Devrim Sönmez- Koç Üniversitesi’nde Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü Doktora Öğrencisi
Lisans eğitimini Hacettepe Üniversitesi, Arkeoloji Bölümü’nde tamamlayan Devrim Sönmez, 2019 yılından itibaren Koç Üniversitesi’nde eğitimini sürdürüyor. Devrim Sönmez araştırmalarını 2015 yılından beri Göbeklitepe üzerinde yürütüyor.
Müzik Ruhun Gıdası mıdır?
- Müzik duygularımızı harekete geçirir mi?
- Dinlediğimiz müzik kararlarımızda etkili olur mu?
- Müzikle terapi diye bir şey gerçekten var mı? Nasıl bir şeydir?
- Anne karnında bebeklere müzik dinletilmesinin kanıtlanmış bir etkisi var mı?
- Dinlediğimiz müzik türü kişiliğimiz yansıtır mı? Örneğin, metal müzik isyankâr ya da saldırgan mıdır?
Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Prof. Dr. Vedat Şar ve Koç Üniversitesi Kültür – Sanat Etkinlikleri Koordinatörü Oğuz Öner anlatıyor.
“ Müzik deyince özellikle psikiyatri açısından bakıldığında emosyonları anlıyoruz. Müzik hem ulaştığı kişide duyguları harekete geçiriyor hem de ilginç bir şekilde başkalarının duygularını da aktarabiliyor o kişiye. Yani bu uyaran bir kez bünyeye girdiğinde en ilkel ve basit yönlerimizden en komplike, beynimizin en ince yapılarına kadar bu mesajları iletiyor. Müzik de bu kapıdan girmenin araçlarından biri.”
Prof. Dr. Vedat Şar
Prof. Dr. Vedat Şar- Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi
Psikiyatri ihtisasını Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesinde tamamladı ve 1989-2014 yılları arasında Istanbul Üniversitesi Cerrahpaşa ve Istanbul Tıp Fakültesi Hastaneleri’nde öğretim görevlisi olarak çalıştı. Uluslararası Travma ve Dissosiyasyon Derneği (ISSTD) ve Avrupa Travmatik Stres Derneği’nin (ESTSS) başkanlıklarını yaptı.
“İnsanlık tarihinin başından beri müzik insan deneyiminin ayrılmaz bir parçası. Müzik kültür ilişkisi önemlii, kültürel kodlar üzerinden müziğe anlam yüklüyoruz. Müziği dil olarak kullanıp duygu ve düşüncelerimizin iletişimi yapıyoruz.”
Oğuz Öner
Oğuz Öner- Koç Üniversitesi Kültür – Sanat Etkinlikleri Koordinatörü
Sanat – tasarım ekseninde, mimari, psikocoğrafi ve işitsel projeler üzerinde çalışan Oğuz Öner, aynı zamanda İstanbul Teknik Üniversitesi’nde “soundscape” alanında doktorasını yapıyor.
Üstümüze Teknolojik Bir Şeyler mi Alsak? – Giyilebilir Teknolojiler
- Bizi en iyi kim giydirebilir? Hangi alanlar bayrağı önde götürüyor?
- Bir “şey” giyeceğim ve hayatım değişecek, öyle mi?!
- Hayal sınırlarımızın ötesinde bir teknoloji mi var kapıda?
- Teknoloji kader mi yoksa fırsat mı?
Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Prof. Dr. İhsan Solaroğlu, Mühendislik Fakültesi’nden Dr. Öğr. Üyesi Levent Beker ve Fen Fakültesi’nden Dr. Öğr. Üyesi Hasan Demirci anlatıyor.
“Teknoloji kaderimizi belirleyen bir fırsat. İnsan beyni kadar iyi çalışan bir bilgisayar henüz icat edilmedi. İnsan beynini anladığımızda zekâyı daha iyi kavrayıp, yapay zekâyı da daha iyi anlayabiliriz, işte o zaman nasıl kullanılabileceğini aramaya başlayacağız.”
İhsan Solaroğlu
Prof. Dr. İhsan Solaroğlu- Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi
Koç Üniversitesi Transasyonel Tıp Merkezi’nin (KUTTAM) Direktörlüğü’nü yürüten Prof. Dr. Solaroğlu’nun ihtisas alanları, nörovasküler ve nöroonkoloji. Prof. Dr. Solaroğlu Nisan 2011’den beri Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde görev yapıyor.
https://kuttam.ku.edu.tr/team-members/prof-dr-ihsan-solaroglu/
“Sağlığı monitör edecek cihazlar insan sağlığını takip edebilmeye imkan verecek. Ayrıca hastalıkların belirlenmesi için yardımcı olacak, tanı koymaya yarayacak. Hastanın hastaneden çıktıktan sonra da izlenmesi için giyilebilir, implantable cihazlar önem kazanacak.”
Levent Beker
Dr. Öğr. Üyesi Levent Beker- Koç Üniversitesi Makine Mühendisliği
California Üniversitesi, Berkeley’de doktora çalışmalarını, Stanford Üniversitesi’nde de postdoc çalışmalarını tamamlayan Levent Beker 2019’da Koç üniversitesi’nde Bio-Integrated Microdevices Laboratuvarı’nı kurdu. Beker, implant edilebilir/giyilebilir medikal sensör sistemleri üzerine çalışıyor.
”Bilimde hayal etmek önemli. Dekoder veya gözlük yardımıyla göremeyeceğiniz veya duyamayacağımız dalga boylarına ulaşmak mümkün olabilir. Giyilebilir teknolojiler sayesinde 6.,7.,8. hatta 9. hislere sahip olsak güzel olmaz mıydı?”
Hasan Demirci
Dr. Öğr. Üyesi Hasan Demirci Koç Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü
Moleküler biyoloji, hücre biyolojisi ve biyokimyası alanında doktora derecesini 2007’de Brown Üniversitesi’nde aldı. SLAC Ulusal Hızlandırıcı Laboratuvarı’nda ve Stanford PULSE Enstitüsü’nde Periyodik Olmayan Görüntüleme Grubuna bağlı çalışmalar yaptı. Günümüzde yaygın olarak kullanılan bazı antibiyotiklere dirençli ribozomların yapısı ve dinamiklerini anlamaya yönelik çalışmalarını sürdürüyor.
https://science.ku.edu.tr/kadromuz/akademik-kadro/show/hdemirci/
Merak Bir Yolculuktur-1
- Merak neden değerli bir şey?
- Merakın peşinden gitmeli mi gitmemeli mi?
- Merak hafızayı canlı tutmada tetikleyici midir?
- Merak herhangi bir konuda bilincimizi ateşler mi?
- Merak içgüdüsel bir olguysa diğer hayvanlarda merakın yaşamsal rolü nedir?
Koç Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Umran İnan, Tıp Fakültesi’nden Prof. Dr. Füsun Can ve İnsani Bilimler ve Edebiyat Fakültesi’nden Prof. Dr. Sami Gülgöz anlatıyor.
Umran İnan , “ Amacımız bilimin herkes için olduğunu, bunu en uygun şekilde yani merakı en çok tetikleyecek şekilde irdeleyerek anlatabilmek. Biliminsanları önce merak ettiler, sonra bizim şu anda kullandığımız bilimsel olguları, bilimsel verileri ve teorileri buldular. Ancak merakın bilimle hiçbir ilişkisi olmayan insanlar için de zevkli bir uğraş olduğunu görüyorum.”
Doktora eğitimini tamamladığı Stanford Üniversitesi Elektrik Elektronik Mühendisliği Bölümü’nde Uzay, Telekomünikasyon ve Radyobilim Laboratuvarı’nın Direktörü olarak görev yaptı. Çalışmaları dolayısyla Prof. Dr. İnan, ABD Antarktika Servis Madalyası’na layık görüldü ve bu sebeple Antarktika’daki bir tepeye “İnan Tepesi” adı verildi. Prof. Dr. İnan 2009’dan beri Koç Üniversitesi Rektörü olarak görevini sürdürüyor.
https://www.ku.edu.tr/en/explore/about/university-governance/president/
Sami Gülgöz , “ Küçük yaşlardan itibaren çocukların hiç yılmadan soru sorduklarına tanık olmuşuzdur. Bu kadar meraklı olan bir çocuğu nasıl bu kadar meraksız bir hale getirebiliyoruz, bunu düşünmek gerekiyor.”
Georgia Üniversitesi’nde yüksek lisans ve doktora derecelerini alan Prof. Dr. Gülgöz, 1993 yılından beri Koç Üniversitesi’nde çalışmalarını sürdürüyor. Araştırmaları yazılı metinlerin anlaşılması ve bu metinlerdeki bilgilerin hatırlanması, kişilik ile zihinsel becerilerin ilişkisi ve insanların yaşadıkları olayları hatırlamaları üzerinedir.
https://cssh.ku.edu.tr/ekibimiz/akademik-kadro/show/sgulgoz/
Füsun Can : “Merak, öğrenmenin temel güdülerden biri. Çocuklar 3 yaşından itibaren neden, nasıl, niçin diye sorular soruyor ve öğrenmek istiyor. Bizim de çocukların bu sorularını sabırla yanıtlamamız gerekiyor ki onların öğrenmeye olan ilgilerini azaltmayalım.”
Doktorasını Ankara Üniversitesi Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı’nda tamamlayan Prof. Dr. Can’ın ana çalışma alanlarını bakteriyel patojenler, antibiyotik direnç mekanizmaları ve biyofilm ile ilişkili enfeksiyonların epidemiyolojisi oluşturuyor.
Dijital Vatandaşlık
Koç Üniversitesi ALIS (Akademik Başarı ve Hayat Becerileri) Programı Öğretim Görevlisi, Uzman Psikolog Pınar Özbek ve Koç Üniversitesi Medya ve Görsel Sanatlar Bölümü’nden Dr. Öğr. Üyesi Nazlı Özkan ile dijital vatandaşlık kavramını konuştuk.
- Sosyal medyada ben ve gerçek dünyada ben
- Kuşaklar arasında medya kullanımı farkı
- Dijital kimliğim ailemle ve arkadaşlarımla ilişkilerimi nasıl etkiliyor?
- Çocuğumun ayakları yere basmıyor; sanal dünyadan gerçek dünyaya nasıl döndürebilirim?
- Dijital dünyada “bana bir şey olmaz” istediğimi yaparım.
- Biri bana ya da aileme/çocuğuma/çevremdekilere zarar vermek isterse
Pınar Özbek, “Sosyal medya ve gerçek dünya çok iç içe geçtiği için böyle bir ayrımdan konuşmak zorlaştı. Özellikle gençlerin hayatında sosyal medya bütün ilişkilerinin içine işlemiş durumda. Öyle ki sosyal medyadaki bazı davranışlar gerçek dünyadaki ilişkilerinin seyrini etkiliyor. Sosyal medyada ben gerçek dünyada ben kavramı kişinin sosyal medyayı hangi amaç için kullandığıyla doğrudan bağlantılı.”
Öğretim Üyesi, Uzman Psikolog Pınar Özbek, Fulbright bursuyla Columbia Üniversitesi’nde psikolojik danışmanlık alanında yüksek lisansını tamamladı. 2011 yılından bu yana Koç Üniversitesi Akademik Başarı ve Hayat Becerileri Programı’nda öz farkındalık ve beceri gelişimine odaklanan bilim temelli kişisel gelişim dersleri vermektedir. Üniversite ve Ötesi: Genç Yetişkinler için Hayat Becerileri kitabının eş yazarlarındandır. https://alis.ku.edu.tr/member/pinar-ozbek/
Nazlı Özkan, “Kuşakların dijital mecralarla ilişkilenmesini irdelerken bireylerin toplumsal pozisyonlarını dikkate almak gerekiyor. Sosyal bilimler alanında göçmenlerin teknolojiyle ilişkilenmesine dair yapılan araştırmalar var. Örneğin göçmen anneler, çocuklarını ülkelerinde bıraktıkları için annelik görevlerini cep telefonu üzerinden yapıyorlar. Göçmen anneler bunu doyurucu bulurken, çocuklarsa bu iletişim şeklini yetersiz buluyor ve bu çocukların teknolojiyle kurdukları ilişkiyi etkiliyor.”
Dr. Öğr. Üyesi Nazlı Özkan Koç Üniversitesi Medya ve Görsel Sanatlar Bölümü’nde Doktor Öğretim Üyesi olarak çalışmaktadır. Doktorasını tamamladığı Northwestern Üniversitesi Antropoloji Bölümü’nün ardından Arkansas Üniversitesi Orta Doğu Çalışmaları Merkezi’nde doktora sonrası çalışmalarına devam etmiştir. Haber medyası ve dijital medya gibi konularla ilgilenen Özkan, şu anda Marie Sklodowska-Curie araştırmacısı olarak “Türkiye’nin Yeni Medya Tarihi: Radyo, Televizyon ve Mobil Cihazlar” isimli projesi üzerinde çalışmaktadır. https://cssh.ku.edu.tr/ekibimiz/akademik-kadro/show/nazliozkan/