#

Sentetik Et, İlk Defa Lokantalarda

Bilim Dalları
Etiketler

Dünya’da ilk defa bir lokanta, laboratuvarda üretilen sentetik etleri menüsüne ekleyecek! Amerikan Eat Just firmasına ait ürünün geçtiğimiz günlerde Singapur Gıda Bakanlığı tarafından onaylanmasıyla, sentetik gıdaların geleceğine dair çok önemli bir gelişme yaşandı. Et endüstrisi için bir dönüm noktası diyebiliriz, çünkü gelecekte hiçbir hayvanın canını almadan et üretme olasılığı ve bunun genel kitle tarafından kabul edilebilirliği için uzun zamandır öngörülen bir adım, böylece atılmış oldu.

Eat Just’ın ‘‘tavuk lokmaları’’ adını verdiği yapay etler, laboratuvardaki muazzam biyoreaktörlerde, canlı hayvanlardan alınan doku örneklerindeki hücrelerin çoğaltılmasıyla üretiliyor. Dolayısıyla vejetaryen olduğu söylenemez. Şimdilik, hücrelerin çoğaltılması için hayvansal serumlar kullanılıyor, fakat daha sonra bitkisel serumların kullanılacağı belirtiliyor.

Her gün yüz milyonlarca besi hayvanının kesimhanelere gönderildiği gıda üretim sistemi için, bu önemli bir gelişme. Özellikle zengin ülke vatandaşlarının ihtiyacından fazla et tükettiğini gösteren bilimsel araştırmalar ışığında, endüstriyel et üretiminin kısıtlanması, iklim ve çevre sorunlarını azaltacak önemli etkenlerden biri olarak kabul ediliyor.

Tavuk lokmaları, bu aşamada, konvansiyonel yöntemlerle üretilen hayvansal gıdalardan daha pahalı olacak. Fakat, talebin artması ve üretimin hızlanmasıyla birlikte ucuzlayacağı öngörülüyor. Şu anda et üretiminde kullanılan 1.200 litre hacimli biyoreaktörler, bu sayede 5.000, 10.000 ve 20.000 litre kapasiteli sistemlere taşınarak büyütülecek. Bu sayede, şu anda oldukça yüksek olan enerji tüketimi ve karbon emisyonları da düşecek.

Firmanın CEO’su Josh Tetrick, tek bir hayvan veya ağacın bile katledilmeden hayvansal gıda üretildiği bir gelecek hayal ettiğini belirtiyor. Tabii ki, sentetik et üreten tek firma Eat Just değil. Laboratuvarlarda tavuk, inek ve domuz eti üreten onlarca firma var ve bunların hepsi, endüstriyel hayvancılığın iklim ve çevre krizleri üzerindeki etkisini bu yolla azaltabileceklerini, aynı zamanda antibiyotikler ve hormonlar kullanılmadan, hayvanlara eziyet çektirilmeden insanların et ihtiyacını karşılayabileceklerini savunuyor. Singapur’un hamlesiyle, diğer firmaların da önünün hızla açılacağı tahmin ediliyor.

Söz konusu lokantanın adı henüz açıklanmamış olsa da, bunun yalnızca bir ilk adım olduğuna ve zamanla yaygınlaşacağına neredeyse kesin gözüyle bakılıyor. Bunun önündeki en büyük engel, firma yetkililerine göre, tüketicilerin önyargıları. ‘‘Evet, farklı olduğunu kabul ediyoruz’’ diyor Tetrick. ‘‘Ümidimiz, tüketicilerle şeffaf bir iletişim kurarak, yaptığımız şeyin ne olduğunu ve geleneksel et ürünleriyle farkını iyi anlatabilmek. Ama bunun tabii ki henüz bir garantisi yok.’’ Firmanın hedefi, ürünün daha sonra ABD’de onaylanması.

Bu gelişmelerin etik yönü, vegan beslenme taraftarları arasında da tartışmalara yol açacak gibi görünüyor. Dünya’daki memeli hayvanların ağırlıkça %60’ını besi hayvanlarının, %36’sını insanların ve geriye kalan yalnızca %4’ü yaban hayvanlarının oluşturduğu düşünülürse, yalnızca endüstriyel gıda sistemlerini değil, bu sistemlere bağlı tüm ekonomik ve sosyal sistemlerin de temelini sarsabilecek önemde bir gelişme olduğu, uzmanlar tarafından kabul ediliyor.

REFERENCES

  • 1. https://futurism.com/the-byte/lab-grown-meat-sale-first-time
  • 2. https://www.theguardian.com/environment/2020/dec/02/no-kill-lab-grown-meat-to-go-on-sale-for-first-time