
Endişelerimiz Bize Ne Anlatmak İstiyor?
“Endişe sallanan koltuk gibidir. Sizi hareket ettirir ancak pek de uzağa götüremez.”
— Jodi Picoult, “Sing You Home”
Endişenin altında yatan sebepleri derinlemesine incelemeye başlamadan önce şunu söyleyip rahatlayalım: Hepimiz öyle ya da böyle endişeleniriz! Sebebi sınav da olabilir, heyecanla beklediğimiz bir randevu da. Zaman zaman gergin hissetmek gayet normal olsa da, bazen hızla kalbimizin hızla çarpmasını ya da avuçlarımızın terlemesini gereğinden fazla büyütme eğilimi gösterebiliyoruz. Endişelenmeye yatkın yönlerimizi kabullenebilirsek, bu tür düşünceler kapımızı çaldığında, onların üstesinden daha kolay gelebiliriz.
Endişe ne demek?
Endişe bir duygu olarak tanımlanıyor. Belirsizlik karşısında verdiğimiz normal bir tepki olmasının yanı sıra kaygı verici düşünceler, kaslarda gerginlik ve yüksek kan basıncı ile karakterize ediliyor.
Harvard Tıp Fakültesi Psikoloji Bölümü’nde görev yapan Doç. Dr. Luana Marques’e göre, endişe bir spektrumda değerlendirilebilir. “Normal” seviyedeki endişe, günlük yaşamımıza etki etmeyebilir. Hatta, sağlıklı seviyedeki endişe, bize stresli durumlarla ve sorunlarla başa çıkma konusunda yardımcı bile olabilir.
Endişe aynı zamanda tehlikeden uzaklaşmamızı sağlayan hormonları harekete geçiren, vücudumuzdaki “savaş ya da kaç” tepkisini de aktive ediyor.
Spektrumun diğer ucunda ise anksiyete yani kaygı bozuklukları yer alıyor. Burada gündelik endişeler yerini davetsiz düşüncelere bırakırken kaslardaki gerginlik kronik ağrılara dönüşebiliyor. Böyle durumlarda Dr. Marques gibi uzmanlar, kaygının normal aktivitelerini engellemeye başladığını düşünen kişileri psikoterapi gibi bir destek almaya teşvik ediyorlar.
Bazılarımız ise gri alanda yer alırız. Semptomlar tam olarak “bozukluk” olarak kabul edilmeyebilir fakat yine de kişinin dolu dolu bir hayat yaşamasının önüne geçebilir. Dr. Marques’e göre, “yarı kaygılı” biri neredeyse tüm gün masasında oturmasına rağmen, durduramadığı kaygıları ve midesindeki sıkışmışlık hissi yüzünden işlerinde ancak minimum düzeyde çaba gösterebilir.
Tüm bunlar ne anlama geliyor?
Bedenimiz ve zihnimiz bizimle duygular yoluyla iletişim kurarlar. Tam da sunum yapmadan önce midenizde dolaşan kelebekler gibi, bedeniniz size duygusal olarak ne yaşadığınızın sinyalini verir. Bununla birlikte, endişe seviyesi idare edebileceğimiz kadarın üzerine çıktığında kullanmak için bazı pratik bilgiler işimize yarayabilir.
Uzaklaş ve nefes al
Yaşadığınız deneyimin farkındaysanız, düşünceleriniz ve duygularınızdan kendinizi ayrıştırma pratiği yapabilirsiniz. Bu, Kabul ve Kararlılık Terapisi’nin (ACT) ana bileşenlerinden biri olan ve “bilişsel ayrışma” (cognitive defusion) olarak da bilinen ve bireyleri olumsuz düşüncelerden uzaklaştırmak amacıyla kullanılan tekniğe çok benzer.
2010 yılına ait bir çalışmada, Western Michigan Üniversitesi’nden Profesör Marchion Hinton ve Dr. Scott Gaynor bu tekniğin, “psikolojik esnekliği ve düşüncelere dair farkındalığı etkilemesinin yanı sıra olumsuz düşüncelerde de net bir şekilde azalma sağladığını” belirtiyorlar. Bu teknik endişelerimizi yatıştırmak için oldukça iyi bir yönteme benziyor, öyle değil mi?
Çalışmalar ayrıca solunum sistemi ve duygular arasında yakın bir ilişki olduğunu ortaya koyuyor. Dr. Ravinder Jerath ve meslektaşları, farklı nefes şekilleri ve rahatlama tekniklerinin endişe ve stresin olumsuz etkilerini ortadan kaldırabileceğini öne sürüyorlar. Araştırmacılara göre, nefes otonom sinir sistemi tarafından düzenlendiği için “sempatik sinir sisteminin hakim olduğu stres ve endişe gibi durumlarda, yavaş ve derin nefes teknikleri ve meditasyon parasempatik sinir sistemine geçişi sağlayabiliyor.”
Kaygılı düşünce ve duyguların ötesindeki büyük resme tekrar bakmak istediğinizde gevşeyin, nefes alın ve tekrar edin. Böylelikle duyguların sizi yönlendirmesine izin vermeden onlardan gelen mesajları da dinlemeye devam edebilirsiniz.
REFERENCES
- 1. https://www.health.harvard.edu/blog/do-i-have-anxiety-or-worry-whats-the-difference-2018072314303
- 2. https://www.apa.org/topics/anxiety
- 3. https://psikiyatri.org.tr/halka-yonelik/25/yaygin-anksiyete-bozuklugu
- 4. Hinton, M. J., & Gaynor, S. T. (2010). Cognitive defusion for psychological distress, dysphoria, and low self-esteem: A randomized technique evaluation trial of vocalizing strategies. International Journal of Behavioral Consultation and Therapy, 6(3), 164–185. https://doi.org/10.1037/h0100906
- 5. Jerath, R., Crawford, M. W., Barnes, V. A., & Harden, K. (2015). Self-regulation of breathing as a primary treatment for anxiety. Applied Psychophysiology and Biofeedback, 40(2), 107-115.