Dünya Gemileri Yeni Eviniz Olabilir
Bir uzay gemisi hayal edin, içindeki insanların hayatları boyunca ihtiyaç duyacağı suyu, gıdayı üretebilen, sürekli 18-21oC sıcaklık aralığında, katı ve sıvı atıklarını suya ve besine dönüştüren. Bilim kurgu hayranları için şaşırtıcı değil sanki. Sonra, bu ihtiyaçları karşılamak için neredeyse hiç enerji tüketmediğini düşünün. Gerçekçi mi? Şimdi bu uzay gemisini alın ve çölün ortasına koyun. Üstelik gemiyi neredeyse yalnızca çöp ve toprakla inşa ettiğinizi, hatta herhangi bir mimara ve mühendise ihtiyaç duymadan, kendi kendinize yapabildiğinizi varsayın. Varsaymasanız da olur, çünkü dünyada bu uzay gemilerinden bulunuyor. Adları da “dünya gemisi”, yani Earthship. Mimarı ise Michael Reynolds.
Karbon salımı, küresel ısınma, iklim krizi derken, artık sıfır karbon, sıfır atık, karbon ayak izi gibi kavramlara sık sık rastlıyoruz. Mimarlık da bu ana akım sürdürülebilirlik manşetlerinden nasibini alıyor. Enerji verimliliği, akıllı evler, yeşil sertifikalar ve sıfır-karbon yapı malzemeleriyle gündelik hayatta da karşılaşıyoruz. Doğal yapı ve ekolojik mimarlık gibi kavramlasa, bir ev sahibi olmak için belki kırk yıl boyunca çalışmamız gereken günümüz koşullarında, özellikle de “ben bunu kendim de yaparım” diyebiliyorsanız, çekici konular haline geliyor.
İşin aslı, bunlar yeni icatlar değil. Amerikalı mimar Michael Reynolds, 1969 yılında Cincinnati Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nden mezun olduğu zaman da çevre kirliliğine yol açan atık sorunları ve hayat pahalılığı gündemdeydi. Buna 70’lerde yaşanan mini “peak oil” veya enerji krizi de eklenince, bu yeni mimarın vizyonu şekillenmeye başladı: Çevre kirliliğine yol açan atıkları inşaatlarda kullanarak hem ucuz hem de sağlam yapılar üretmek. Bu vizyon zaman içinde gelişip termal kütle, pasif solar, doğal havalandırma, yenilenebilir enerji, yağmur suyu hasadı, biyolojik arıtma gibi teknikleri de bünyesine katarak günümüzde bildiğimiz biçimine, yani Earthship kimliğine kavuştu. Şu anda Dünya’da 3.000’den fazla Earthship olduğu tahmin ediliyor (ABD’nin New Mexico ve Colorado eyaletleri bu konuda başı çekiyor).
Fakat her şey bu kadar kolay olmadı. Reynolds, mezun olduktan sonra taşındığı New Mexico’nun Taos bölgesinde atık teneke kutulardan evler inşa etmeye başladı. Bunlar en başta tek bir odadan oluşan taşınabilir yapılarken, kısa bir süre içinde modern bir hayatın gereksinimlerini de kapsayan, daha karmaşık yapılara dönüştü ve belediyelerin şebeke altyapısı taşıyamadığı çöl coğrafyasında, kendi ihtiyaçlarını kendi karşılayabilen bir barınak seçeneği olarak insanların ilgisini çekmeye başladı. Hal böyle olunca, belediyelerin de ilgisini çekti. Reynolds, kimseden izin almadan insanlara evler inşa ettiği ve bu evler yasal zorunlulukları yerine getirmediği için iş Reynolds’ın mimarlık ruhsatının iptal edilmesine kadar ilerledi. Şunu belirtmekte fayda var; çölün ortasında, araba lastikleri ve teneke kutularla inşa edilmiş, elektrik şebekesine bağlı olmayan, çatıya düşen yağmur suyunu depolarda biriktirerek evsel su ihtiyacını karşılayan, atık suyu yapının içindeki seralarda biyolojik arıtmadan geçirerek yeniden kullanan bu evlerin o yıllarda oturtulabileceği herhangi bir yasal çerçeve zaten yoktu. Eğer işi kitabına göre yapmıyorsanız, hiç yapamazdınız. Kaldı ki, Reynolds’ın amacı zaten tam da buydu: Merkezi sistemlerden kopuk olmasına rağmen, merkezi sistemlere bağlı yapıların konforuna sahip yapılar inşa etmek ve bunu da atıkları yeniden kullanarak yapmak. Reynolds, bundan sonra zamanının büyük bir kısmını Sürdürülebilir Kalkınma Test Alanı Yasası’nı çıkarmaya çalışmakla geçirdi.
Bununla birlikte, Reynolds’ın ünü diğer ülkelerde yayılmaya devam etti. Avrupa, Asya ve Afrika’da Earthship’ler inşa ediliyordu. 2005 yılında ise işler yine değişti. 26 Aralık 2004’te Endonezya’nın Sumatra Adası açıklarında gerçekleşen 9 büyüklüğündeki deprem ve depremin tetiklediği tsunami nedeniyle yaşanan felaket, yalnızca Endonezya’da 170.000 insanın hayatını kaybetmesiyle ve daha fazlasının evinden olmasıyla sonuçlandı. Afet sonrası yardım çalışmalarına davet edilen Reynolds ve ekibi, bölgede Earthship örnekleri oluşturdu. Elinde neredeyse hiçbir şey olmayan insanların kendi işgücüyle ve etrafa yayılmış çöpleri kullanarak inşa ettiği yapılar büyük ilgi ve saygı uyandırdı. Reynolds ABD’ye döndükten kısa bir süre sonra, mimarlık ruhsatını geri aldı. Önceden Solar Survival Architecture olan şirketinin adı zaman içinde Earthship Biotecture olarak değişti ve şu anda yürüttüğü mimarlık projelerinin yanında, herhangi birinin nasıl bir Earthship inşa edebileceğini adım adım açıkladığı uygulamalı eğitimler de düzenliyor.
Nasıl bir şey bu Earthship?
Her şeyden önce, tasarımlar özellikle basit tutulmuş ki, isteyen herkes yapabilsin. Hazır projelerin çoğu tek katlı ve temelde altı tasarım ilkesine göre düzenlenmiş:
- Termal/Solar Isıtma ve Serinletme: Pasif solar ısıtma ve soğutma yöntemleri kullanılıyor. Yani yapının yerleşimi, güneşe bakış açısı ve cepheleri, kışın güneş ısısından maksimum düzeyde faydalanmasını sağlıyor. Oldukça yoğun bir fiziksel yapıya sahip termal kütleler (sıkıştırılmış toprak zeminler, içi toprak dolu eski araç lastiklerinden duvarlar, vb.) üzerine vuran güneş ışınlarıyla ısınıyor, bu ısıyı tutuyor ve geceleri yayarak iç mekânları sıcak tutuyor. Yazınsa güneş güney cephesini boydan boya kaplayan camlardan yansıyor ve içeri girmiyor. Genel hatlarıyla, her bir yaşam ünitesinin üç tarafı toprak dolu (U biçiminde) lastik duvarlarla çevrili ve ekvatora dönük cephesi de alanın koordinatlarına göre (enlem ve boylam) özel bir açıyla boydan boya yerleştirilen camlarla kaplı. Çapraz havalandırma yöntemiyle ve baca etkisi sayesinde pasif havalandırma yapılıyor ve baskın rüzgârlardan azami fayda sağlanıyor. Özetle, fosil yakıt veya odun tüketmeden, kendi kendini ısıtıyor ve serinletiyor.
- Atık Yönetimi: Yeniden kullanım ve geri dönüşüm yaklaşımı binaların bünyesine işlemiş durumda. Duvarlar atık otomobil lastiklerinin içi doldurularak (her bir lastik 150 kg), cam, teneke ve/veya plastik içecek kutularını tuğla gibi kullanarak örülüyor. Lastik duvarların arkası ve üzeri toprakla örtülüyor, duvarlar sıvayla kapatılıyor ve atıklar binanın duvarlarına hapsoluyor. Böylece her bir yapı, muazzam miktarda atığı çevreyi kontrolsüzce kirletmekten kurtarıyor, fakat aynı zamanda, aynı özelliklere sahip bir yapı için gereken malzeme (ve dolayısıyla fosil yakıt) tüketimini ciddi ölçüde azaltıyor. Yani sorun, çözüme dönüşüyor.
- Yenilenebilir Enerji: PV güneş panelleri ve rüzgâr türbinleriyle elektrik üretiliyor. Ev sahipleri zaten tasarruf bilincine sahip insanlar, dolayısıyla tüketimi azaltma hedefi ön planda. Elektrik sistemi tasarlanırken kapasiteyi mümkün olduğunca düşürmek hedefleniyor ki, maddi anlamda ulaşılabilir olsun. Verimli aydınlatma cihazları, buzdolapları ve pompalar da hesaba katılınca, toplam enerji tüketimi normal bir evin dörtte birine kadar düşebiliyor.
- Su Tedariği: Yapının çatısına düşen bütün yağmur ve kar suları bir depoda birikiyor. Filtreden geçerek günısı (sıcak su) sistemine ve ev tesisatına dağılıyor.
- Atık Sular: Gri su (tuvaletler hariç giderlerden akan tüm atık sular), iç mekânda oluşturulan bir serada veya Reynolds’ın deyimiyle “botanik hücrelerde” bitkiler tarafından kullanılıyor, temizleniyor ve fazlası ihtiyaç doğrultusunda tuvalet rezervuarlarında kullanılmak üzere bir yerde depolanıyor. Siyah su ise (tuvaletlerden giden su) bildiğimiz gibi bir foseptik tankından geçiyor ve yapının dışında yapay sulak alan adı verilen bitki dolu botanik hücrelerde temizleniyor ve peyzaj bitkilerini suluyor. Bir Earthship’in çatısına düşen yağmur damlaları dört kez yeniden kullanılıyor. Böylece yeraltı su kaynakları veya şebeke sularından bağımsız bir hayat sürdürülebiliyor.
- Gıda Üretimi: Yapının içinde organik gıda üretme fikri, Earthship tasarımına en son eklenen öğe. Atık suyu dönüştüren botanik hücrelerde, bu işe en uygun bitkiler yetiştiriliyor. Ayrıca alanı verimli kullanmak için mini ölçekte dikey hidroponik (hydroponic) bahçeler oluşturulabiliyor. Biber, domates, pancar, salatalık ve daha birçok sebze yetiştirilebiliyor. İstenirse, akuaponik (aquaponic), yani balıkları ve balık atıklarının bitkiler için besleyici değerini de işine içine katacak biçimde daha karmaşık gıda üretim sistemleri de kurulabiliyor.Binalar topraktan yalıtılmıyor. Böyle olunca, mevsimsel genleşme etkileri nedeniyle taşıyıcı öğelerde bozulma yaşanmıyor, toprak altındaki sabit sıcaklıklardan daha iyi faydalanılıyor ve termal kütle etkisi maksimum düzeye çıkıyor. Yangınlara karşı geleneksel betonarme, ahşap veya birçok diğer yapı malzemesinden çok daha dayanıklı olduğu da iddia ediliyor. Kanada’da bu konu üzerine detaylı çalışmalar yürütülmüş.İlk yıllarda sorunlarla karşılaştıkları da inkâr edilemez. “Bir yaz günü”, diyor Reynolds, “Tasarımını ve inşaatını yaptığım evlerden birinde (çölün ortasındaki Taos’ta) yaşayan arkadaşım aradı ve evin fazla ısındığını, bir gariplik olduğunu söyledi. Gittiğimde masanın üzerinde duran daktilo erimeye başlamıştı!’’ Reynolds abartıyor mu bilemeyiz, ama pasif solar sistemin ne kadar verimli olabileceğine dair bol miktarda deney yapma şansı olduğu kesin. Ayrıca, bu yapıları 1970’lerde inşa etmeye başladığı yerin gerçek anlamda bir çöl olduğunu da unutmamak lazım. Denizden iki bin küsur metre yüksekte, gece-gündüz ve yaz-kış sıcaklık farkının çok yüksek olduğu, zorlu bir iklim. “Bunu burada başarabildiysek, dünyanın her yerinde yapabiliriz” diye ekliyor Reynolds.Tüm bu işlevselliğin ötesinde, Earthship yapıları gizemli bir “steampunk” hikâyeden fırlamış gibi görünüyor. Yapıları bu kadar verimli kılan işlevselliği eksiksiz kurunca, biraz da malzeme ve iç mekân tasarımı bilgisiyle, estetik de kendiliğinden geliyor. Yapının inşa edildiği ortamla uyumu da oldukça etkili. Arkası ve yanları toprakla örtüldüğü için çevresiyle bütünleşiyor. Ayrıca, araç lastikleri ile yapılan U biçimli üniteler birbirine eklenerek yapı alanı büyütülebiliyor, yani modüler bir sistem. Bir odalı küçük bir Earthship de inşa edilebilir, yan yana on odası olan büyük yapılar da mümkün. Herkesin ihtiyacına ve bütçesine göre.Earthship yapılar, ekolojik yaşam, doğal mimari, sürdürülebilirlik gibi konulara biraz ilgisi olan herkesin dikkatini çeken bir tasarıma sahip. İşlevselliği, düşük karbon ayak izi, atıkların yeniden kullanımı, kısaca kendine yeterliği ve bunların yanında estetik başarısı, görenlerin gönlünü fethediyor. Reynolds’ın 1970’lerde başlayan macerasını öğrenmek ve takip etmek isterseniz, Earthship yapılar hakkında çekilmiş Garbage Warrior adlı belgeseli izlemenizi öneririz.
REFERENCES
- 1. https://en.wikipedia.org/wiki/Earthship
- 2. https://www.britannica.com/topic/Earthship
- 3. https://www.earthshipglobal.com/
- 4. http://www.garbagewarrior.com/
- 5. https://en.wikipedia.org/wiki/2004_Indian_Ocean_earthquake_and_tsunami