
Yeryüzünün En Derin Yeri Yeniden Selamlar
Mariana Çukuru, Dünya’nın dörtte üçünü kaplayan okyanusların en derin yeri. Yıllar içinde yürütülen araştırmalarla, şimdilik en derin noktasının 11.034 metre olduğu düşünülüyor. Yani, Dünya’nın deniz seviyesinden en yüksek yeri olan Everest Dağı’nı Mariana Çukuru’nda hayal etseniz, zirvesi su yüzeyinin iki kilometre kadar altında kalıyor. O kadar derin. Bu nedenle de insanlığın fethetmek için büyük bir arzu duyduğu önemli bir hedef.
Büyük Okyanus’un batısında, Japonya ile Endonezya arasında, Guam’ın birazcık güneybatısında kalan Mariana Çukuru, adını yaklaşık 200 kilometre mesafedeki Mariana Adaları’ndan alıyor. İki tektonik plakanın, yani Pasifik Plakası ile Mariana Plakası’nın çarpıştığı noktada oluşmuş, 70 kilometre genişliğinde ve 2.500 kilometre uzunluğunda bir vadi. Çukurun dibindeki basınç, deniz seviyesindeki atmosfer basıncının 1.000 katından fazla. Yani, üst üste konmuş 50 tane jumbo jet yolcu uçağının, bir insan vücudu üzerinde oluşturacağı basınca eşit. Buna rağmen, bazı canlılara ev sahipliği yapıyor.
Mariana Çukuru’na insanlı denizaltılar ile yapılan ziyaretlerin sayısı, bir elin parmaklarını geçmiyor. İlk ziyaret, 1960 yılında, meşhur denizci ve mühendis Jacques Piccard’ın da içinde bulunduğu Trieste adlı denizaltı ile gerçekleştirilmiş ve sonradan elde edilen bilgiler ışığında, 10.916 metreye inildiği tespit edilmiş. Bundan bir sonraki ziyaret ise, ancak 2012’de, ünlü sinema yönetmeni James Cameron’ı taşıyan bir denizaltının solo dalışı ile gerçekleşmişti. Cameron, oldukça ıssız ve yabancı bir ortamla karşılaştığını belirtmişti.
Maceraperest yatırımcı Victor Vescovo ise, 28 Nisan ile 5 Mayıs 2019 tarihleri arasında Mariana Çukuru’nun dibine, 10.927 metreye, beş ziyaret gerçekleştirdi. İki kişi kapasiteli, DSV Limiting Factor adlı denizaltının gövdesi, 9 cm kalınlığında titanyumdan yapılmış. Ayrıca, okyanus zeminini daha geniş çapta inceleme fırsatı sunan araçlarla donatılmış. Ekip, amphipod adı verilen kabuklu deniz canlılarına ait dört farklı yeni tür keşfettiğini düşünüyor ve farklı derinliklerde solucandan salyangoza çeşitli canlılara rastladıklarını belirtiyor.
Çinli araştırmacılar, okyanus tabanındaki ortam ve canlıların sağlayacağı yeni bilimsel gerçeklerin dışında, ekonomik faydası olabilecek nadir mineraller ve elementlerin peşinde olduklarını da açıkladı. Derin deniz araştırmalarının, uluslararası stratejik öneme sahip bir coğrafyanın kapılarını araladığı, böylece Çinli resmi yetkililer tarafından belirtilmiş oldu. Tabii ki konuya ilgi duyan tek ülke Çin değil; Japonya ve Hindistan gibi ülkeler de okyanus tabanını benzer hedeflerle incelemeye başladı bile.
Tüm bu gelişmelerin yanı sıra, dalışlar sırasında elde edilen verilerin yansıttığı bir gerçek daha var ki, tüyleri diken diken ediyor.
Karanlık, soğuk ve yüksek basınç altında yaşamayı öğrenmiş canlılar için bile, Mariana Çukuru’nda hayat pek kolay değil çünkü besin maddeleri oldukça kısıtlı. Sığ sulardan derinlere çöken organik madde, özellikle de ölü balıklar, bu canlılar için önemli birer besin kaynağı. Fakat aynı zamanda, cıva zehirlenmesinin de başlıca aktörü. Mariana ve Kermadec Çukurları’nda yaşayan canlı numunelerini inceleyen bilim insanları, insan kaynaklı kirliliğin bu derinliklere kadar indiğini belirlemiş. Michigan Üniversitesi’nde çalışmayı yürüten araştırmacılardan Joel Blum’a göre, ‘‘Cıva kirliliği küresel bir sorun olmakla birlikte, yüzey sularındaki balıkların bedeninde biriken cıva, okyanusun en derin yerlerine kadar taşınabiliyor.’’
Enerji santralleri, fabrikalar, madenler ve diğer insan faaliyetleriyle atmosfere salınan cıva, önünde sonunda denizlere ulaşıyor ve mikroorganizmalar tarafından metil cıva adı verilen oldukça zehirli bir bileşiğe dönüştürülüyor. Böylece, deniz canlıları ile beslenen hayvanlarda sinir, bağışıklık ve sindirim sistemi hastalıkları ve bozukluklarına yol açıyor. Karşılaştırma için şöyle bir örnek verilebilir: milyonda yarım parçacık (0,5 ppm) üzerinde cıva içeren deniz ürünlerinin tüketilmesi tavsiye edilmezken, 6.000 ile 10.000 metre derinliklerde yaşayan canlıların dokusunda bunun 6 ile 30 katı arasında cıva tespit edilmiş.
Kirlilik, cıva ile sınırlı da değil. Okyanus tabanında, 1970’lerde yasaklanmış kimyasal maddelerden nükleer silah denemelerinde ortaya çıkan bileşiklere kadar, çeşitli kirleticiler tespit ediliyor. Ve tabii ki plastikten kaçış burada da yok. Victor Vescovo, 2019’daki dalışları sırasında, Marina Çukuru’nda naylon poşet ve şeker ambalajı bulduğunu belirtiyor.
Okyanusun bu kadar derinlerine inmenin, uzaya çıkmaktan daha zor olduğu söylenebilir. Dolayısıyla, Mariana Çukuru’na yapılan her bir ziyaret, paha biçilmez veriler sağlayan çok önemli birer keşif niteliğinde. 1951’de keşfedildiğinden bu yana, insanlı denizaltılar ile yalnızca dört kere ziyaret edildiği düşünülünce, işin zorluğu zaten ortaya çıkıyor. Çinli bilim insanlarının Mariana Çukuru’ndan Dünya’nın geri kalanına canlı yayın yapabileceği kadar ilerleyen teknoloji, umuyoruz ki daha büyük ve önemli keşiflere de kapı aralasın.
10 Kasım 2020 ise, yeni bir maceraya şahit olduk. Çin yapımı ‘‘Fendhouze’’ adlı denizaltı, Mariana Çukuru’nun 10.909 metre derinliğinde bir noktasından dünyaya canlı yayın yaptı. Üç kişi taşıyabilen ve arka arkaya dalışlar gerçekleştiren gemide, veri elde etmek için bol miktarda teçhizat bulunuyor ve numune toplamak için bir robotik kolu da var.
REFERENCES
- 1. https://phys.org/news/2020-11-chinese-submersible-earth-deepest-ocean.html
- 2. https://www.nationalgeographic.org/activity/mariana-trench-deepest-place-earth/
- 3. https://edition.cnn.com/2020/11/11/asia/china-record-dive-mariana-trench-intl-hnk/index.html
- 4. https://www.bbc.com/news/science-environment-48230157
- 5. https://www.popsci.com/story/environment/mercury-ocean-trenches/
- 6. https://www.nationalgeographic.com/news/2018/05/plastic-bag-mariana-trench-pollution-science-spd/