Sivrisinek Cephesinde Neler Oluyor?
Amerika Birleşik Devletleri, deng humması, sarı humma ve zika gibi hastalıkları yayan Aedes aegypti türü sivrisinekleri kontrol altına almak amacıyla, tarihinde ilk defa genetiği değiştirilmiş (GD) bir sivrisinek türünü doğaya bırakma kararı aldı. Bu gelişme bazı uzmanları tedirgin etse de, 2021 yılında Florida’nın Keys adalar bölgesinde 750 milyon adet GD sivrisinek doğaya bırakılacak.
İnsanlık, kendini bildi bileli sivrisineklerle mücadele ediyor. Tarih boyunca Dünya’da en fazla insanın ölümüne yol açan bu sinir bozucu canlılar, taşıdıkları hastalıklar nedeniyle her sene yaklaşık 200 milyon kişiyi hasta ediyor ve 725.000 kişinin canını alıyor. Bu hastalıkların başında ise, sıtma geliyor.
A. aegypti’nin taşıdığı deng humması, ABD’nin Florida bölgesinde son yıllarda artıyor. Kararın alındığı gün, söz konusu bölgedeki deng humması vaka sayısının, 2020 için 47’yi bulduğu söyleniyor. Bu türü kontrol altına almak oldukça zor ve mevcut mücadele yöntemleri de, hem doğaya hem de insanlara zarar veren zehirli sentetik pestisitlerle sınırlı. Pestisit uygulamaları, hedef sivrisinek popülasyonunun ancak %30-50’sini etkiliyor.
Sivrisinekleri ortadan kaldırmak için yürütülen genetik çalışmalar ise, uzun zamandır bilim insanlarını meşgul ediyor. Dünya’nın bazı bölgelerinde başarılı yerel denemeler olsa da, geniş çapta kesin bir çözüm henüz bulunmuş değil. Bunun sebeplerinden biri de, genetiği değiştirilmiş bir canlı türünü doğaya salmanın uzun vadeli öngörülemeyen sonuçları. Laboratuvarlarda başarı elde edilse de, doğal ekosistemlerin karmaşık yapısı, yan etkisi olmayan kesin çözümleri kısıtlıyor.
Doğaya bırakılacak GD sivrisinek yumurtaları (Kod adı: OX5034), Oxitec adlı İngiliz bir firma tarafından üretiliyor ve yumurtalardan yalnızca erkek sivrisinekler çıkıyor (Erkek sivrisinekler sadece çiçek nektarıyla besleniyor, kanla beslenenler dişiler). Amaç, yumurtadan çıkan bu erkek sivrisineklerin, doğadaki dişi sivrisineklerle çiftleşmesini sağlamak. Genetik müdahale sayesinde, çiftleşme sonucunda dişinin bıraktığı yumurtalardan çıkan dişi sivrisinekler, ihtiyaç duydukları bir proteini sentezleyemedikleri için, kan emme çağına gelemeden ölüyor. Böylece nüfus, her nesilde giderek azalıyor. Yani en azından hedeflenen şey bu.
Doğaya steril, yani kısır erkekler bırakarak sivrisinekleri kontrol altına alma fikri aslında pek de yeni değil. Daha önceki denemelerde, erkek sivrisinekler radyasyona maruz bırakılarak kısırlaştırılıyordu (sterile insect technique – SIT). Fakat teknoloji, erkek sivrisineklerin bu işlemden canlı çıkmasını sağlayacak kadar gelişmemişti. 1982 yılında, bir meyve sineğinin DNA’sını etkili biçimde değiştirmenin yolunu bulan bilim insanları, böylece sivrisinekler için de benzer denemelerin yolunu açmış oldu.
Daha önce zika ve deng hummasının yaygın olduğu Brezilya’da bir milyar küsur GD sivrisineği doğaya bırakan Oxitec firmasına göre, bu GD sivrisineklerin genlerinden bazıları yabani popülasyonlara bulaşabilir (Oxitec, daha önce Cayman Adaları, Panama ve Malezya’da da benzer çalışmalar yürütmüş). Fakat anlaşılan bunu çok da dert etmiyorlar, çünkü A. aegypti’nin zaten ABD’ye dışarıdan gelmiş istilacı bir tür olduğunu söylüyor ve şu anda sebep olduklarından daha büyük bir sorun yaratma ihtimalini de pek ciddiye almıyorlar.
Aslında, ABD’nin Teksas eyaleti için de benzer bir karar daha önce alınmış, fakat COVID-19 salgını nedeniyle uygulamalar şimdilik askıda. Yani büyük olasılıkla bu uygulamaların devamı da gelecek.
Tedirginlik yaratan meselelerden biri, antibiyotiklerle ilgili. Laboratuvar çalışmalarında doğan yavruları hayatta tutmak için, tetracycline adlı bir antibiyotik kullanılıyor. Doğaya bırakılacak yumurtaların ebeveynlerinde böyle bir antibiyotik geçmişi olduğu için, bilim insanları bu GD canlılar nedeniyle doğada antibiyotiğe karşı dirençli bakterilerin çoğalabileceğinden endişeleniyor. Ayrıca, zamanla insektisitlere karşı bağışıklık kazanmış hibrid sivrisineklerin ortaya çıkma ihtimali de doğa aktivistlerini tedirgin ediyor.
Bir araştırmaya göre, firmanın daha önce Brezilya’da yürüttüğü çalışmalar sonucunda, yumurtadan çıkan dişi sivrisineklerin bir kısmı hayatta kalarak, genlerini sonraki nesillere aktarabildi. Oxitec de bunu inkâr etmiyor, doğan sivrisineklerde hayatta kalma oranını yaklaşık %5 olarak kabul ediyor. Ama her bir nesilde, değiştirilmiş gen taşıyan sivrisinek sayısının büyük bir hızla azalacağını iddia ediyor. Fakat araştırmaya göre, sonraki nesillere aktarılan bu genler arasında Oxitec’in ölümcül genleri değil, laboratuvarlarda GD sinekleri üretmek için kullanılan Küba ve Meksika asıllı sineklerin genleri saptandı. Bu tip bir genetik çeşitliliğin, doğadaki sivrisineklerde insektisitlere bağışıklık gibi tehlikeli sonuçlara yol açabileceği öngörülüyor.
Çevre koruma örgütlerinin ve bölge sakinlerinin itirazlarına rağmen komisyonda 4’e 1 oyla kabul edilen karar, birçok kişi ve kurum tarafından eleştiriliyor. Kimileri ise, buna bir Jurassic Park deneyi diyor.
Sivrisinek mücadelesinde başka yaklaşımlar da yok değil. Bunlardan biri, incompatible insect technique (IIT) adı verilen ve sivrisineklerin Wolbachia adlı bir bakteriyle enfekte edilmesine dayanan bir yöntem. Wolbachia, normalde böceklerin %60’ında doğal olarak bulunan bir mikroorganizma, fakat Aedes türleri ile birleştiğinde, üreme döngüsünü sekteye uğratıyor. Enfekte edilmiş erkek sivrisinekler, doğadaki dişilerle çiftleştiği zaman, yumurtalar çatlamıyor. GD yönteme benzer biçimde kısırlığı hedef alan bu teknik ile, birkaç nesil içinde %100’e yakın başarı oranı elde edilebiliyor. Fakat burada da, denemeler henüz yerel ölçekte gerçekleştiriliyor.
İlginç olan ise, Wolbachia taşıyıcısı sivrisinekler deng virüsü taşısa bile, insanlara bulaştıramıyor. Yani bu yöntemle hem sivrisinek nüfusu kontrol altına alınıyor, hem de var olan sineklerin oluşturduğu risk azalıyor.
Bilim insanlarına kök söktüren sivrisinek mücadelesi daha uzun yıllar devam edecek gibi. Genetik, birçok belirsizliğe rağmen, sivrisineklere bağlı hastalıkların ortadan kaldırılmasında etkili bir yol gibi de görünüyor. Örümcek, kertenkele, kurbağa, balık ve diğer birçok canlının diyetinde önemli yer kaplayan sivrisinekleri tamamen yok etmenin ise, ekosistem sağlığı açısından ciddi sorunlar doğurabileceği düşünülüyor.
Doğaya bırakılan GD sivrisineklerin, aynı daha önce doğaya bırakılan GD bitkiler gibi, nasıl uzun vadeli etkileri olacağını ancak zaman gösterecek.
REFERENCES
- 1. https://www.sciencenews.org/article/genetically-modified-mosquitoes-florida-test-release
- 2. https://www.smithsonianmag.com/smart-news/mosquitoes-kill-more-humans-human-murderers-do-180951272/
- 3. https://www.bbc.com/news/world-us-canada-53856776
- 4. https://qz.com/638374/theres-no-need-to-freak-out-about-genetically-modified-mosquitoes/
- 5. https://edition.cnn.com/2020/08/19/health/gmo-mosquitoes-approved-florida-scn-wellness/index.html
- 6. https://www.livescience.com/genetically-modified-mosquito-florida.html
- 7. https://medicalxpress.com/news/2019-07-breakthrough-technique-eradicates-mosquitoes.html
- 8. http://www.eliminatedengue.com/our-research/wolbachia