Sevginin “Büyüsüne” Kapılmak

“Biri tarafından delice sevilmek size güç verir, birini delice sevmek ise cesaret.”

—Lao Tzu

Araştırmacı ve yazar, Brené Brown Liderlik Etmeye Cesaret Etmek adlı kitabında şöyle yazıyor, “Sevmek kırılgan olmaktır” ve ekliyor, “Kırılganlık cesareti geliştirmenin temelinde yatar.” Kalbimizi sevgiye açtığımızda bağ kurma ve neşe karşılığında kalp kırıklığı ve acıyı göze alırız. Fakat, tüm dünya olarak yaşadığımız pandemi nedeniyle son yıllarda sevginin sihrine erişmek hiç de kolay olmadı. 

COVID-19’a teslim olmuş bir dünyanın engebeli yollarında ilişkilerinizde yön bulmaya çalışırken kalbinizin ağırlaştığını hissettiğiniz olduysa yalnız değilsiniz.

Ancak tüm bunların yanı sıra COVID-19 pandemisinin bize öğrettiği bir şey varsa o da birbirimize yalnızca zorluklara göğüs germek için değil, hayatın tam anlamıyla tadını çıkarmak için ihtiyacımızın olduğu. Değer verdiğimiz kişilerle duygusal bağ kurmayı istemek en temel ihtiyaçlarımızdandır. Duygusal bağlar sadece ruhsal sağlığa iyi gelmez ayrıca stresi azaltır, tansiyonu düşürür ve kalp hastalığı riskini azaltır.  

Şüphesiz, pandemi arkadaşlarımızla, sevdiklerimizle ve ailemizle olan iletişimimizi oldukça derinden etkiledi. Fakat bazen bizi değer verdiklerimize yaklaştıran asıl şey onlardan kopmak olabiliyor. 

 Neden ilişkilerimizin ne kadar harika olduğuyla ilgilenmeliyiz? Dünyaca ünlü ilişki uzmanı ve bilim insanı Dr. John Gottman bu soruyu “The Science of Love” adlı bir TEDx konuşmasında seyirciye soruyor. Elbette, ilişkilerin hayatımızdaki önemine dair bir önseziye sahip olabilirsiniz ama hadi gelin önce konuyu bilimsel bir bakış açısıyla ele alalım.

Bilimsel çalışmalardan elde edilen veriler güzel aşk ilişkilerinin sağlık, zenginlik, esnek dayanıklılık, hastalıklardan daha hızlı iyileşme, uzun ömür ve başarılı çocuklara sahip olmakla ilintili olduğunu gösteriyor. İşte bunun da sevginin sihri olduğu ileri sürülüyor. 

Yaşamadan bilemezsin

Bilimin sıkı çalışmalardan beslendiği bir sır değil. Dr. Gottman ve meslektaşları sevgiyi sihirli yapan şeyin ne olduğunu araştırmak için 1986’dan beri birçok çiftle çalıştılar. Kırk yılı aşkın süredir yaptıkları çalışmalar gösteriyor ki, sihirli formül üç önemli unsur etrafında birleşiyor: fizyolojik rahatlık, güven ve bağlılık. 

Dr. Gottman ve meslektaşları “aşk laboratuvarlarında” fizyolojik rahatlığa sahip olan çiftlerin yani beraberken nabzı daha düşük seyreden ve daha az terleyen çiftlerin güzel ilişkilere sahip olduklarını gözlemlemişler. Ayrıca bu çiftlerin birbirlerine nezaketle yaklaştıkları da ortaya çıkan özelliklerden biri olmuştur. Dr. Gottman, çiftlerin kendilerini sakin hissettiklerinde birbirlerini daha iyi dinlediklerini ve birbirleriyle daha iyi empati kurabildiklerini de TEDx konuşmasında açıklıyor.  

Güven, sevgiyi sihirli yapan formüldeki bir başka değer olarak yer alıyor. Dr. Gottman güveni bir çiftin hayata partnerinin gözünden bakabilmesi olarak tanımlıyor. Ayrıca, bakış açısındaki bu değişimin çiftlere ilişkilerinde güven oluşturmalarına ve ikisi için de faydalı olacak şekilde hareket etmelerine yardımcı olduğunu da ileri sürüyor Gottman. Özünde, “ben” ve “bizi” dengeleyebilmek ilişkide bir güven ortamı oluşturmanın ve sevginin sihrini ortaya çıkarmanın temelinde yatıyor.  

Son olarak, Dr. Gottman bağlılığın, her iki partnerin de sevginin sihrine kapıldıkları güvenli bir alan yarattığını ileri sürüyor. Bu sihir, iki partner de birbirini el üstünde tutabildiklerinde ve aralarında paylaştıkları sevgi için şükran duyabildiklerinde canlanıyor. 

Şimdi sıra sende! Sen sevginin sihrine inanıyor musun? Rahatlığı, güveni ve bağlılığı kendi ilişkilerinde nasıl geliştirebilirsin?