
Rüzgâr Türbinleri Gerçekten Çevreci mi?
Çevre, iklim ve ekonomi için daha iyi bir gelecek oluşturulabilmek umuduyla fosil kaynaklar yerlerini yeşil ve sürdürülebilir enerji kaynaklarına bırakmaya başladı. Ayrıca fosil yakıtların sınırlı olduğunu ve önümüzdeki birkaç yüzyıl içinde tükenmelerinin beklendiğini de unutmamalıyız. Öte yandan, yenilenebilir enerji kaynaklarının tümüyle tükenmesi mümkün değil ve bu nedenle alternatif enerji en güvenilir güç kaynağı gibi görünüyor.
Öncelikle şu sorunun cevabı ile başlayalım: Rüzgârdan nasıl enerji elde edilebilir? Bu kaynaktan elektrik üretmekte kullanılan en temel araçlar rüzgâr türbinleridir. Ayrıca, diğer yenilenebilir alternatiflerle karşılaştırıldığında rüzgâr türbinleri ile üretilen enerji büyük bir potansiyele sahiptir. Bununla birlikte, tüm dünyada rüzgâr çiftliklerinin sayısı da katlanarak artıyor.
Rüzgâr türbinleri, kurulum yerine göre kara ve deniz üstü türbinler olmak üzere ikiye ayrılır. Peki ya kara rüzgâr enerjisi ile açık deniz rüzgâr enerjisinin farkı nedir? Açık deniz rüzgâr çiftliklerinin kara rüzgâr çiftliklerine göre bazı üstünlükleri var. Öncelikle okyanuslardaki rüzgâr gücü, karalardakine kıyasla daha güçlüdür ki, bu da okyanuslardaki rüzgâr çiftliklerinden daha fazla verim almamızı sağlar. İkinci olarak, rüzgâr türbinleri kıyıdan daha uzağa kurulduğunda daha az çevresel gürültüye yol açar. Aynı zamanda bu tür hantal yapıların görsel olarak hoşa gitmeyen etkisi biraz olsun azaltılmış olur. Aslında bu durum türbinleri açık deniz kullanımı için daha verimli bir şekilde tasarlamamızı sağlıyor çünkü ünitelerin boyutu veya şekli konusunda herhangi bir sınır yok. Üçüncü olarak, gezegenimizin yüzeyinin %71’i okyanuslardan oluşur ki, bu da devasa rüzgâr türbinleri ve daha geniş rüzgar çiftlikleri kurabilmek için daha fazla alana sahip olduğumuz anlamına geliyor. Yani açık denizde enerji üretme potansiyelimiz, karadaki elektrik üretimine kıyasla daha yüksek. Son olarak, okyanustaki türbinlerin nakliyesinde veya kurulumunda karada konumlanmış türbinlere kıyasla daha az kısıtlama ve sınırlama var.
Açık deniz rüzgâr çiftliklerinin olumlu yönlerini kısaca inceledik ama bu devasa yapılar acaba çevrelerinde yaşayan hayvanları nasıl etkiliyor? Rüzgâr çiftliklerinin kuş popülasyonları üzerindeki olası etkilerine ilişkin bazı bilimsel çalışmalar yapılmış. Ancak, bu etkileri değerlendirebilmek için, özel koruma alanlarında yapılması planlanan projelerin çevreye olumsuz etkilerini ölçmeyi sağlayan Uygunluk Değerlendirmesi kriterlerini kullanmalıyız. Uygunluk Değerlendirmesi, bu devasa yapıların korunan popülasyonlar olan bayağı foklar ve şişe burunlu yunuslar gibi deniz memelileri üzerinde uzun vadeli etkilerinin olup olmayacağını belirlemek için önemlidir.
Bu konuda şimdiye kadar yapılan çalışmalardan biliyoruz ki, açık deniz rüzgâr çiftliği inşaatının, deniz memelisi habitatı ve popülasyonu üzerinde olası üç temel etkisi vardır. Bu etkiler dolaylı, doğrudan ve ayrıca “dolaylı ve doğrudan” olacak şekilde sınıflandırılabilir. İnşaat sırasındaki kazık gürültüsü ve/veya yaralanma doğrudan etki olarak değerlendirilebilir. Dolaylı etkilere bakacak olursak, bölgede uzun vadeli bir habitat değişikliği oluşabilir ve böylelikle bu durum balıkçılık faaliyetindeki artış gibi bazı olumlu sonuçları beraberinde getirebilir ancak bununla birlikte biyolojik çeşitliliğin azalışı gibi olumsuz etkiler de görülebilir. Son olarak, hem dolaylı hem de doğrudan etkilere örnek olarak inşaat için kazık çakılmasından kaynaklanan yüksek gürültü seviyelerini düşünebiliriz. Bu potansiyel olumsuz etkileri azaltmak içinse rüzgâr santrali projelerinin geliştiricileri, ilgili koruma kuruluşlarının beklentilerini karşılamalıdır.
Bu konuda, Birleşik Krallık ve Amerika Birleşik Devletleri’nden bir grup bilim insanı, rüzgâr çiftliği inşaatlarının deniz memelilerinin nüfusu üzerindeki etkilerini belirlemek için bir yöntem geliştirdi. Bu çalışmada araştırmacılar, inşaatların kazık gürültüsünün kısa ve uzun vadeli etkilerinin yol açabileceği en kötü durum senaryosunu ortaya çıkartıyor. Aynı zamanda bu yöntem, hem iklim değişikliği hedeflerini tutturma hem de mevcut çevre mevzuatına uygun çalışmaya olanak tanıyor.
Özetlersek, araştırmacılar bu çalışmada okyanuslarda yapılan yüksek sesli inşaat faaliyetlerinin deniz memelileri üzerinde fiziksel yaralanma, işitsel hasar ve davranışsal etkilere yol açacağını vurguluyor. Başka bir deyişle, bu tür gürültüler denizlerde yaşayan canlılar için büyük bir sorun olabilir ve hatta üzerlerinde kalıcı bir etki bırakabilir. Ancak biliyoruz ki, iklim değişikliğinin gezegenimizi tehdit ettiğini gösteren bilimsel kanıtlar var. Bu önemli sorunu aşmak için yenilenebilir enerji sistemlerini geliştirmemiz kritik önem taşıyor. Daha önce de belirttiğimiz gibi rüzgâr çiftlikleri fosil yakıtlı enerji kaynaklarına iyi bir seçenektir. Bununla birlikte yenilenebilir enerji kaynaklarının çevresel etkileri, gürültü kirliliği sorunları da dahil olmak üzere tüm yönleriyle incelenmelidir. Dolayısıyla, bu konuda daha fazla çalışmaya ihtiyacımız var. Araştırmacılar tarafından önerilen bu yöntem, yalnızca iklim değişikliği hedeflerini karşılamak için değil, aynı zamanda deniz memelilerini açık deniz rüzgâr türbinlerinin olumsuz etkilerinden korumak için de önemli bir anahtar çalışma olabilir.
* Tongji Üniversitesi Kıyı, Liman ve Açık Deniz Mühendisliği yüksek lisans öğrencisi Burcu Özselek’e açık deniz rüzgâr enerjisi konusundaki yardımlarından dolayı teşekkürler.
REFERENCES
- 1. https://phys.org/news/2013-11-noise-impact-offshore-farm-marine.html
- 2. Sahin AD. “Progress and recent trends in wind energy”. Progress in Energy and Combustion Science, vol. 30, pp. 501–543, 2004.
- 3. Breton S.P., Moe G. Status, plans and technologies for offshore wind turbines in Europe and North America. Renewable Energy, vol. 34, pp. 646–654, 2009.
- 4. Breton S.P., Moe G. Status, plans and technologies for offshore wind turbines in Europe and North America. Renewable Energy, vol. 34, pp. 646–654, 2009.