Penguen Dışkısıyla Başlayan Besin Ağı
Yüzeyinin %98’i, ortalama 1,9 km derinliğinde buzla kaplı olan Antarktika Kıtası’nda, hayat koşulları oldukça çetin. Antaktika gezegenin en soğuk ve kurak bölgesi olarak biliniyor ve Dünya’nın en az canlı barındıran coğrafyalarından biri. Buna rağmen, Güney Kutbu’nun zorlu koşullarına göğüs geren bazı ekosistemler için, yaşamı mümkün kılan beklenmedik bir kaynak var: kıtada yaşayan penguen ve fokların dışkısı!
Antarktika’nın zorlu koşulları, yaban hayatın yanı sıra, bölgeye giden araştırmacılar için de işleri kolaylaştırmıyor. Biyoçeşitlilik çalışmaları oldukça sınırlı ve ipuçlarını yakalamak yaratıcılık gerektiriyor. Araştırmacılar var olan az miktarda azotu takip ederek, akar ve yaykuyruk gibi mikroskobik canlıları destekleyen zengin kara yosunu ve liken toplulukları keşfetti. Bunu başarmak için, fok ve penguen sürüleri arasında hayvansal atıkla dolu tepeleri tavaf ederek, gaz formundaki azot seviyelerini ölçtüler.
Dışkının etkisi dolaylı; amonyağa dönüşerek buharlaşan azot, rüzgârla taşınıyor ve toprağa karışarak öncül canlıların ihtiyaç duyduğu besini sağlıyor. Böylece, bu coğrafyada hayatta kalmanın önünü açan döngü başlıyor. İlginç olasa, dışkıyı sağlayan kolonilerden 1.000 metre ötede bile bu zengin besin ağlarına rastlanmış olması. Koloniler ne kadar büyükse, çeşitlilik de o kadar fazla. Dolayısıyla, tür çeşitliliği havanın ne kadar soğuk veya kuru olduğundan ziyade, dışkının sağladığı besin miktarıyla ilişkili.
Topladıkları örnekleri laboratuvarda analiz ettikleri zaman, her bir metrekare toprakta milyonlarca omurgasız canlı olduğunu gören araştırmacılar, epey şaşırmış. Bu sayı, Avrupa veya Amerika’daki çayırlarda 50.000-100.000 olarak biliniyor.
Vrije Üniversitesi Ekolojik Bilimler Bölümü’nden Stef Bokhorst, Antarktika’nın ideal bir doğa laboratuvarı olduğunu söylüyor. Çünkü, var olan gıda ağlarının sadeliği, besin maddeleri ve biyoçeşitlilik arasındaki ilişki üzerine çalışmayı kolaylaştırıyor. Dünyanın diğer yerlerinde bu ilişkiler çok daha karmaşık ve ekosistemleri incelemek bu nedenle daha zor. Oysa Antarktika’da, “itici faktörleri bulmak çok daha kolay”, diyor Bokhorst.
Bu keşif, denizler ile karalar arasında bir besin akışına şahit olduğu için, kıtanın ekosistemini oluşturan bağlantıların da altını çiziyor.
Araştırmacılar, penguen ve fok kolonilerinin konumunu takip ederek, Antarktika üzerindeki biyoçeşitlilik noktalarını haritalandırıyor. Uydu görüntüleri sayesinde kolonilerin ebatı ve hareketi, dolayısıyla biyoçeşitliliğin zaman içindeki gelişimi de gözlenebilecek. Böylece, bilim insanları ileride zorlu saha çalışmaları gerçekleştirmek zorunda kalmayacak.
REFERENCES
- 1. https://www.cell.com/current-biology/pdfExtended/S0960-9822(19)30436-1
- 2. https://phys.org/news/2019-05-antarctic-biodiversity-hotspots-penguins-poop.html
- 3. https://www.smithsonianmag.com/smart-news/key-biodiversity-antarctica-penguin-poop-180972152/