Gelin, Karmaşık Kavramları Anlaşılır Kılalım!
NASA Jet Propulsion Laboratuvarı’ında görsel stratejist olarak çalışan Dan Goods 06 Kasım’da Koç Üniversitesi’nde “Karmaşık Kavramları Anlamlı Hikâyelere Dönüştürme” konulu ilham verici bir konuşma yaptı.
Goods, KURIOUS’a verdiği bu özel röportajda tasarımcı ve görsel stratejist olarak JPL’deki rolüne ilişkin görüşlerini ve bilim ve araştırma iletişimi hakkında bilgi ve deneyimlerini anlattı.
NASA Jet Propulsion Laboratory’de tasarımcı ve görsel stratejist olarak çalışıyorsunuz. Bize JPL’in amaçlarından kısaca bahsedebilir misiniz?
JPL, Güneş Sistemi’nin ve evrenin insansız araçlarla keşfi alanında lider bir kurum. Evren hakkında sorular soran bilim insanları ve bu soruları yanıtlamak için yeni araçlar geliştiren mühendisler bir arada çalışıyor. JPL’i halihazırda mümkün olanın sınırlarında çalışan bir kurum olarak görüyorum. Daha önce hiç kimsenin denemediği şeyleri yapmaya uğraşıyoruz ve bu çok ama çok zor bir şey. Kolay şeyleri başka kurumlar yapabilir; biz son derece zor sorunlarla uğraşmayı seçiyoruz.
Toplumu önemli bilimsel araştırmalarla ilgili bilgilendirmek son derece önemli ve değerli bir uğraş. Sizce bilimsel gelişmeleri topluma aktarmak için izlenecek en iyi strateji nedir?
İnsanların zihinlerine olduğu kadar kalplerine de dokunmalısınız. Günümüzde çok sayıda bilimsel gerçek var ve insanlar bunları sorguluyor. Dolayısıyla, insanlara yalın gerçeklerden daha derin bir şeyle dokunmanız gerek. Ve bunun yolu da çoğu zaman insanların duygularına dokunan şeylerden geçiyor. İnsanlarla ilişki kurmak için onlara çok derinlerde bir şeyler ifade eden yöntemler seçmelisiniz.
Projeleriniz arasından sizi en çok heyecanlandıranlar hangileriydi?
“Hi Juno” projesinden çok keyif aldım. Bu projede bir uzay aracını normal kullanım amacının dışında bir amaçla, dünyanın her yerinden insanları bir araya getirerek pozitif bir şey söylemek için kullandık. İnsanlar dünyanın yakınından geçen bir uzay aracına “merhaba” dediler. “Pulse” yerleştirmesi üzerinde çalışmaktan da büyük keyif aldım. İnsanlar bu yerleştirmenin soyut biçimde gösterdiği şeyle anında bağlantı kuruyor ve olup biteni hemen anlıyor. “Demek bir uzay aracına şu şekilde, şu miktarda bilgi gönderiyoruz ve bilgi alıyoruz” diyorlar.
Carl Sagan gibi bilimi topluma ulaştıran bilim insanlarına her zaman hayranlık duymuşumdur. Sizin de bu alanda çalışmalarından ilham aldığınız bir kahramanınız var mı?
Sagan sadece bilimsel gerçeklerden bahsetmekle yetinmiyordu; yaptığı her şeyde bir şiirsellik vardı. Daha az konuşur, ancak pek çok kişinin anlattığından daha fazla şey anlatırdı. Dolayısıyla onu özel kılan şey bu şiirselliğiydi. Benim bu anlamda tek bir kahramanım yok. Bilgilerimi pek çok insandan öğrendiklerimden derliyorum ve pek çok kişide benzer bir şiirsellik görüyorum. Elbette Carl Sagan da bunlardan biri.
Bilim ve sanat arasındaki o ince çizgi yer yer bulanıklaşabiliyor. Bilimsel verilerin görselleştirilmesinde karşılaşılan en önemli zorluklar neler? Tasarımlarınızla bir hikâyeyi nasıl görselleştiriyorsunuz?
Bilim ve sanatın ilginç bir ortak noktası her ikisinin de sorular sorması ve deneyler yapması, bu soruların yanıtlarını araştırması. Ve pek çok zaman, esas önemli olan, varılan sonuçtan ziyade sonuca doğru çıkılan yolculuğun kendisi oluyor. Günümüzde karşılaştığımız en önemli zorluk, neye benzediğini, nasıl görüneceğini bilmediğimiz pek çok bilimsel kavramla uğraşıyor olmamız. Bu kavramlar zihinlerimize son derece yabancı ve onları ifade etmek hayli güç. Örneğin kuantum dolanıklık, karanlık madde veya buna benzer garip, zihni zorlayan kavramlardan söz ediyorum. Evrenin yüzde 96’sı karanlık maddeden oluşuyor ve ne olduğunu bile bilmiyoruz. Dolayısıyla bunları kavramak ifade etmek oldukça zor. Bugün karşımızdaki en önemli zorluklardan biri bu. Aslında günümüzdeki durum geçmiştekinden çok da farklı olmayabilir, zira bilimsel düşüncenin sınırlarında çalışan herkes her daim anlamaya, düşünmeye alışık olmadığımız fikirlerle uğraşmak zorundadır.