Düşüncesi Bile Dikkati Artırıyor

Tabii ki kahveden bahsediyoruz! Birkaç yıldır kahvenin popülaritesi oldukça arttı; her köşede bahar çiçekleri gibi kahve dükkânları açılırken bu büyülü içeceğe hayır demek çok zor.

Southampton Üniversitesi’nde araştırma görevlisi olan Dr. Robin Poole ve ekibi 2017 yılında yaptıkları bir çalışmada kahve tüketimiyle birtakım sağlık göstergeleri arasında olumlu bir ilişki olduğunu saptamıştı. Hamilelikte kahve tüketimine karşı bir uyarıda bulunmuş olsalar da, çalışmaları günde üç dört fincan kahvenin (200-240 ml/fincan) vücut için zarardan çok yararı olduğunu ileri sürüyordu.

Güncel olarak, Toronto Scarborough Üniversitesi’ndeki araştırmacılar kahvenin tüketiciler için psikolojik anlamını incelediler. Tüketici davranışları uzmanı Doç. Dr. Sam Maglio araştırmalarıyla “insanlara yalnızca kahveyle ilişkili uyaranlar gösterildiğinde, sanki kahveyi gerçekten tükettiklerinde olduğu gibi fizyolojik tepkilerinin artıp artmadığını; kahve ve uyarılma arasında bir ilişki olup olmadığını görmek istediler.”

Araştırmacılar hipotezlerini, kahveyle ilişkili uyaranların, tükettiğimizde olduğu gibi dikkati artırıp artırmadığını görmek için dört farklı çalışmayla incelediler; katılımcılara kahveyle ilişkili ya da çayla ilişkli uyaranlar gösterdiler. Çalışmada hem batılı hem de doğulu kültürlerden katılımcılar vardı.

Sonuçlar

Kahveyle ilgili uyaranları gören katılımcılar zamanı daha kısa olarak algıladılar ve daha somut bir şekilde düşünmeye başladılar. Bir başka deyişle, şimdi ve buradaki durumda mevcut olanlara daha fazla odaklanmaya başladılar. Bu etki batılı kültürlerde yetişmiş kişiler için daha güçlüydü.

Araştırmaya göre, kahve tüketimi batılı kültürlerde yetişmiş kişilere farklı bir mesaj gönderiyor: “kahve, yoğun çalışan profesyoneller için mükemmel bir tercih.”

Maglio şöyle açıklıyor, “Kuzey Amerika’da prototip bir yöneticiyle ilgili elinde “triple” espresso ile önemli bir toplantıya koştururken çizdiğimiz bir imaj var. Burada kahve içmekle uyarılma arasında başka kültürlerde olmayan bir bağlantı var.”

Bu bağlamda, araştırmacılar kahve ve psikolojik uyarılmanın arasındaki bağın zayıf olduğu, çayın dominant olduğu kültürlerde yalnızca kahve hakkında düşünmenin işe yaramayabileceğini var sayıyorlar. Belki de doğulu kültürlerde çayla ilgili düşünmek insanlar üzerinde rahatlatıcı bir etki yaratabilir.

Araştırmacılar, gelecekteki çalışmalarında daha farklı içeceklerin insanların düşünce ve davranışları üzerindeki etkileri incelemeyi istiyorlar.