
Ve Karşınızda “Görülmemiş” Evren!
Yapıldı yapılıyor, fırlatıldı fırlatılıyor derken, onlarca yıllık ertelemeler ve milyarlarca dolar bütçe aşımının sonunda NASA, James Webb Uzay Teleskobu ilk bilimsel fotoğraflarını resmi olarak yayımladı.
NASA, ESA, CSA ve Uzay Teleskobu Bilim Enstitüsü’nden uluslararası temsilciler komitesi tarafından seçilen bu görüntüler, gözlemevinin topladığı tam renkli bilimsel görüntülerin ve spektrumların ilk bölümünü ve Webb’in bilimsel operasyonlarının resmi başlangıcını temsil ediyor.
1990’lardan beri planlaması ve yapımı süren dünyanın en büyük ve en güçlü uzay teleskobundan alınan bu ilk görüntüler, Webb’in kızılötesi evreni ortaya çıkarma görevine başlamaya hazır olduğunu tüm gücüyle gösteriyor.
Parıldayan yıldızlarla bezenmiş bu “dağlar” ve “vadilerden” oluşan manzara, aslında Karina Bulutsusu’ndaki NGC 3324 adlı, genç ve yeni oluşmakta olan yıldızlarla dolu bir bölgenin sınırı. James Webb Uzay Teleskobu tarafından kızılötesi ışıkta yakalanan bu görüntü, daha önce görünmeyen yıldız doğum alanlarını ilk kez ortaya koyuyor.
Webb’in Kozmik Uçurumlar olarak adlandırılan bu görünüşte üç boyutlu görüntüsü, mehtaplı bir akşamdaki sarp dağlara benziyor. Gerçekte bu, NGC 3324’ün içindeki dev, gazlı boşluğun sınırıdır ve bu görüntüdeki en yüksek “tepeler” yaklaşık 7 ışık yılı yüksekliğindedir. Bulutsuz bölge, bu görüntüde gördüğümüz alanın az daha üzerinde, balonun merkezinde yer alan son derece büyük, sıcak, genç yıldızlardan gelen yoğun morötesi radyasyon ve yıldız rüzgârları tarafından bulutsudan oyulmuştur.
Bu sahnenin merkezindeki sönük yıldız binlerce yıldır her yöne gaz ve toz halkaları gönderiyor ve NASA’nın James Webb Uzay Teleskobu ilk kez bu yıldızın etrafının toz bulutuyla kaplı olduğunu ortaya çıkardı.
Webb’deki iki kamera, NGC 3132 olarak kataloglanan ve gayri resmi olarak Güney Halka Bulutsusu olarak bilinen, yaklaşık 2500 ışık yılı uzaklıktaki bu gezegenimsi bulutsunun en son görüntüsünü yakaladı.
Soldaki, Webb’in Yakın Kızılötesi Kamerası’ndan (NIRCam) alınan görüntüde yıldızlar – ve onların ışık katmanları – göze çarparken, Orta Kızılötesi Enstrümanı’ndan (MIRI) alınan sağdaki görüntü ilk kez ikinci yıldızın tozla çevrili olduğunu açığa çıkarıyor. Daha parlak olan yıldız, evriminin daha erken bir aşamasında ve muhtemelen gelecekte kendi gezegenimsi bulutsusunu ortaya çıkaracak.
Stephan Beşlisi’nin beş gökadası, Hickson Kompakt Grup 92 (HCG 92) olarak da bilinir. “Beşli” olarak adlandırılsa da, galaksilerden sadece dördü gerçekten birbirine çok yakın ve kozmik bir dansa kapılmış durumdadır. NGC 7320 olarak adlandırılan beşinci ve en soldaki gökada, diğer dördüne kıyasla oldukça ön plandadır. NGC 7320, Dünya’dan 40 milyon ışık yılı uzaklıkta yer alırken, diğer dört gökada (NGC 7317, NGC 7318A, NGC 7318B ve NGC 7319) yaklaşık 290 milyon ışık yılı uzaklıkta bulunuyor. Milyarlarca ışık yılı uzaklıktaki daha uzak galaksilerle karşılaştırıldığında, kozmik açıdan hâlâ oldukça yakın sayılır. Bunlar gibi nispeten yakın galaksileri incelemek, bilim insanlarının çok daha uzak bir evrende görülen yapıları daha iyi anlamalarına yardımcı olur.
Bu yakınlık, gökbilimcilere, gökada evrimi için çok önemli olan gökadalar arasındaki birleşme ve etkileşimlere ön sıralardan tanık olma şansı tanır. Bilim insanları, etkileşim halindeki galaksilerin birbirleri içinde yıldız oluşumunu nasıl tetiklediğini ve bu galaksilerdeki gazın nasıl bozulduğunu bu kadar ayrıntılı olarak nadiren görebiliyorlar. Stephan Beşlisi, tüm galaksilere temel olan bu süreçleri incelemek için harika bir “laboratuvar”.
Webb’in ilk Derin Alanı, gökada kümesi SMACS 0723, kızılötesinde şimdiye kadar gözlemlenen en soluk nesnenin de dahil olduğu binlerce gökada içerir.
Webb’in görüntüsü yaklaşık olarak bir kol mesafesinde tutulan bir kum tanesi büyüklüğünde, uçsuz bucaksız evrenin küçücük bir bölümüne aittir. Bu gökada kümesinin birleşik kütlesi, evrenin bir milyar yaşından küçük olduğu zamanlarda görülenler de dahil olmak üzere, daha uzak gökadaları büyüten bir yerçekimi merceği görevi görür. Webb’in Yakın Kızılötesi Kamerası (NIRCam) tarafından çekilen bu derin alan, farklı dalga boylarındaki görüntülerden oluşan, toplam 12,5 saatlik pozlamanın bileşik sonucudur ve Hubble Uzay Teleskobu’nun haftalar süren en derin alanlarının ötesinde kızılötesi dalga boylarında derinliklere ulaşır. Ve bu sadece başlangıç! Araştırmacılar, geniş evrenimizin daha fazlasını ortaya çıkarmak için daha uzun pozlar almak için Webb’i kullanmaya devam edecek.
Bu görüntü, SMACS 0723 gökada kümesini, kümenin önünde ve arkasında çok daha fazla gökada ile birlikte 4,6 milyar yıl önceki şekliyle göstermekte. Görüntünün tam ortasındaki SMACS 0723 etrafında gökadanın güçlü yerçekiminin oluşturduğu mercekleme etkisi, halkalar halinde eğilip bükülmüş şekiller olarak görülebilir. Bir galaksi kümesinin güçlü yerçekimi alanı, tıpkı bir büyütecin görüntüleri büküp çarpıtması gibi, arkasındaki daha uzak galaksilerden gelen ışık ışınlarını bükebilir.
Webb’in MIRI görüntüsü, yıldız oluşumu ve nihayetinde yaşamın kendisi için önemli bir bileşen olan tozun olduğu yerlerde farklı renkler sunar. Mavi galaksiler yıldız içerir, ancak çok az toz vardır. Bu görüntüdeki kırmızı nesneler kalın toz katmanları ile kaplanmıştır. Yeşil galaksiler hidrokarbonlar ve diğer kimyasal bileşiklerle doludur. Araştırmacılar, galaksilerin nasıl oluştuğunu, büyüdüğünü ve birbirleriyle nasıl birleştiğini ve bazı durumlarda neden tamamen yıldız oluşturmayı bıraktıklarını anlamak için bu tür verileri kullanabilecekler.
REFERENCES
- 1. https://www.nasa.gov/press-release/nasa-reveals-webb-telescope-s-first-images-of-unseen-universe
- 2. https://webbtelescope.org/news/first-images/gallery