#

Dünya Benzerinin Kötü Talihi

Bilim Dalları

Doğru gezegen, yanlış yıldız…

Gökbilimcilerce yapılan yeni bir çalışma, Dünyamıza en çok benzeyen Güneş dışı gezegenin, hoyrat yıldızındaki güçlü parlamalar nedeniyle yaşam geliştirme şansını yitirmiş olabileceğini ortaya koydu.  

Kepler-438b adlı gezegen, Dünya’ya 470 ışıkyılı uzaklıkta Çalgı (Lyra) takımyıldızı bölgesinde yer alıyor. Güneş’ten hayli  küçük ve soluk bir yıldızın çevresinde dolanmakta olan gezegen, sıcaklıkların yaşam için gerekli sıvı suyun varlığına izin verecek aralıkta olduğu “yaşam bölgesi” denen bir kuşak içinde bulunuyor.

Gezegen, “Dünya Benzerliği Endeksi” adlı bir klasmanda 0,88 değeriyle en üst sırada. Çapı Dünya’nınkinin 1,12’si kadar olan Kepler-438b’nin kayaç bir gezegen olduğu düşünülüyor.  Gezegenin yüzey sıcaklığı da, şimdiye kadar keşfi kesinleşmiş 2000 kadar gezegenin büyük çoğunluğunun kavurucu ya da dondurucu sıcaklıklarının tersine, 0-60°C olarak hesaplanmış.

Yaşama uygunluk açısından buraya kadar işler yolunda. Ama bir sorun var: Gezegen Dünya’ya benziyorsa da yıldızı, Dünya’nınkinden çok farklı.

Kepler-438 adlı yıldız, gökadamız Samanyolu’ndaki yıldızların dörtte üçünü oluşturan  M sınıfı bir “kırmızı cüce”. Bu yıldızların kütleleri, Güneş’inkinin yüzde 60’ı ile yüzde 8’i arasında değişiyor. Kepler-438b, cücelerin en irilerinden. Kütlesi Güneş’inkinin yarısı kadar (0,540 Güneş kütlesi). Yüzeyi de, Güneş’in 5500°C’lik sıcaklığına karşılık ancak 3750°C. Dolayısıyla, öteki kırmızı cücelerde olduğu gibi yaşam bölgesi de yıldızın çok yakınında. Kepler-438b’nin yörüngesi de yıldızından yalnızca 25 milyon km uzaklıkta. Bu mesafeyse Güneşimize en yakın olan Merkür gezegeninin yörünge mesafesinin yarısı kadar. Böyle olunca da Kepler-438b’nin 1 yılı, yani yörünge turunu tamamlama süresi de 25 gün.

Kırmızı cücelerin yaşam bölgelerinin yıldıza yakın olmaları, bu kuşak içindeki gezegenler için önemli bir risk oluşturuyor. Çünkü bu sınıftaki yıldızların bir özelliği de sık sık güçlü manyetik fırtınalarla çevrelerine şiddetli radyasyon ve elektrik yüklü parçacıklar yaymaları.

Kepler-438 adlı kırmızı cücede meydana gelen ve “parlama” denen bu fırtınaların, Güneş’te meydana gelenlerden 10 kat güçlü oldukları ve birkaç yüz günde bir tekrarladıkları belirlenmiş. “Süperparlama” (superflare) denen bu oluşumların enerjisi 100 milyar megaton TNT’nin patlamasının ortaya çıkaracağı enerjiye eşit (1 megaton =1 milyon ton).

Çalışmayı yöneten Warwick Üniversitesi (İngiltere) gökbilimcilerine göre, bu çok güçlü manyetik fırtınalar, Güneş’te olduğu gibi yıldızın taç (korona) denen sıcak atmosferinden büyük miktarlarda iyonlaşmış (elektrik yüklü) parçacıkları büyük kütleler halinde uzaya fırlatıyor olabilir.

 Kepler-438b’nin Dünyamız gibi güçlü bir manyetik kalkana sahip olması halinde bu plazma atımlarının etkilerinden belli ölçüde korunuyor olduğu düşünülebilir. Böyle bir kalkanın yokluğu durumundaysa, taçtan kütle atımı diye adlandırılan bu olaylarda fırlatılan ve büyük hızla yol alan milyarlarca tonluk  plazma bulutlarındaki yüksek enerjili proton ve elektronların gezegenin atmosferini uzaya süpürerek yaşamı olanaksız hale getirmesi güçlü bir olasılık.  Atmosferini yitirmiş olması halinde Kepler-438b, süper parlamaların yaydığı güçlü morötesi ve X-ışını radyasyonuna maruz kalacağından, üzerinde yaşam barındırabilme olasılığı daha da düşecek. 

REFERENCES

  • 1. “Radiation blasts leave most Earth-like planet uninhabitable, new research suggests”, University of Warwick, 17 Kasım 2015
  • 2. https://en.wikipedia.org/wiki/Kepler-438b