Ertelemek Tembellerin İşi mi?
Yaza bir şey kalmadı. Kuşlar ötüyor, çiçekler açıyor ve okulun final projesi aklınızdan geçen en son şey olabilir. Kendinizi önceliklendirmek özünde probleme yol açan bir şey olmasa da önemli işleri ertelemek gelecekte faydadan çok zarar getirebilir.
Sheffield Üniversitesi’nden Dr. Fuschia Sirois’e göre, insanların bu mantık dışı kronik erteleme döngüsüne girmelerinin altında yatan sebep, yapılması gereken işle ilgili olumsuz duyguları yönetememek.
Bilinenin aksine ertelemek tembellikle ilgili değildir. İşiniz veya okulunuzla ilgili hedeflerinizin üzerinde çalışmaktansa mutfak lavabosunda derin temizlik yapmaya girişiyorsanız bu zamanı iyi yönetemediğiniz ya da zayıf bir iradeye sahip olduğunuz anlamına gelmiyor. Dr. Sirois, kronik erteleme davranışının yapmamız gereken işle ilişkilendirdiğimiz rahatsız edici duyguları düzenleyememekten kaynaklandığını ileri sürüyor.
Erteleme davranışına yapışıyoruz
Dürüst olmak gerekirse erteleme bizi ödüllendiren bir davranış. Bizi kısa vadede tatmin eden şeyler uzun vadede tatmin edecek şeylerin önüne geçer. Beynimize erteleme davranışıyla rahatlamayı öğrettiğimizde gelecekte ertelemeye devam etmemiz – yapılması gerekenlerden kaçınmanın etkisiz bir strateji olduğunu bilsek de – daha olasıdır.
Erteleme davranışını bu kadar “yapışkan” yapan şey bu davranışın şimdiki zaman önyargısına düşmemize sebep olmasıdır. Bu önyargıyla şimdiki anın ihtiyaçlarının uzun vadeli ihtiyaçlardan daha önemli olduğu yanılsamasına kapılıyoruz. Yaralandığımızda veya hastalandığımızda kısa vadeli ihtiyaçlar öncelik kazansa da, sürekli olarak andaki ihtiyaçlarımızı gözetmemiz gerekmez. Gelecekte kendimize destek olmaya devam etmek için şimdiden adımlar atabiliriz.
California Üniversitesi Anderson İşletme Okulu’ndan psikolog Dr. Hal Hershfield, geleceği düşünmek için tasarlanmadığımızı çünkü şimdi ve buradaki ihtiyaçlarımızı karşılamaya odaklanmamız gerektiğini düşünerek hareket ettiğimizi ileri sürüyor.
Ayrıca, Dr. Hershfield’ın yaptığı çalışmalar gelecekteki benliklerimizin bize birer yabancı gibi göründüğünü gösteriyor. Dolayısıyla bir şeyi ertelemeye karar verdiğimizde, onu kendi sorunumuz olarak bile görmüyoruz.
Ertelediğimiz zaman, duygusal tahmin yürütme alışkanlığına da düşeriz. Bir başka deyişle, gelecekte bir şeyin bizi duygusal olarak nasıl etkileyeceği konusunda yanlış tahminlerde bulunuyoruz. Harvard Üniversitesi’nden psikolog Daniel Gilbert’e göre, gelecekteki duygusal bir olayın bizde yaratacağı etki hakkında kötü tahminlerde bulunmamızın nedeni, tüm dikkatimizi olaya verme eğiliminde olmamız ve diğer olayların duygularımızın üzerinde yaratacağı etkiyi hesaba katmamamızdır.
Yani gelecekte sizi daha mutlu edeceğini düşündüğünüz şeyler aslında mutluluğunuzu o kadar da etkilemiyor; piyangoyu kazanmak gibi. Tersine, gelecekte sizi mutsuz edeceğini düşündüğünüz şeyler – yaralanmak gibi – sizi düşündüğünüz kadar mutsuz etmiyor.
Ertelemeye yaklaşmanın en iyi yolu, önünüze düşen işlerle ilişkilendirdiğiniz bazı zor duyguların üzerinde çalışmaktır. Uzun vadeli ihtiyaçlarımıza öncelik vermeye odaklı bir beyne sahip olmasak bile, şimdiki zaman önyargısının ağına takılmak zorunda değiliz.
REFERENCES
- 1. https://www.nytimes.com/2019/03/25/smarter-living/why-you-procrastinate-it-has-nothing-to-do-with-self-control.html
- 2. https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC3764505/