Stres ve Mükemmelin Peşinde Koşmak
“Mezun olduktan sonra ne yapmayı düşünüyorsun?”
Büyük ihtimalle üniversitedeki son yılınızda bu soruyla şu veya bu şekilde karşı karşıya kalmışsınızdır (ya da yakında kalacaksınız). Cevap, kimileri için kolaydır: “Yurtdışında araştırma bursu yakaladım!” ya da “Bir seneyi Avrupa turuna ayıracağım.” Kimileri içinse cevap o kadar da kolay değildir. Belli bir rotayı takip etmeye başlamadan önce düşünecek o kadar çok şey vardır ki: aile, para, ev…
Üniversiteden “gerçek” hayata geçiş, hoş olmayan stresli olaylara sebep olabileceği gibi, çoğu çiçeği burnunda mezunun üzerindeki baskıyı da artırabilir. Başarı ve başarısızlığa duyulan inanç özellikle bu geçiş sürecinde daha fazla önem taşır.
Her insan, hayatın ona sundukları karşısında farklı tepki gösterir. Ayrıca, insanların hayatın zorluklarıyla baş etmeleri, mizaçlarının koşullarla olan etkileşimine bağlıdır.
“Eğer 5 dakika erken değilsem zaten geç kaldım demektir.”
Psikologların stresle ilgili araştırma yaparken izledikleri yollardan biri, gündelik yaşamda karşılaşılan sorunları başarılı bir şekilde yönetebilmeyi öngören kişilik özelliklerinin incelenmesinden geçer. Mükemmeliyetçilik, ruh sağlığı ile ilintilendirilmiş olması nedeniyle, araştırmacıların ilgisini çeken kişilik özelliklerinden biridir. Mükemmelin peşinde koşanlar, hep daha fazlasını isteyen ve öz-eleştiriye oldukça yatkın olarak tanımlanırlar. Önlerine yüksek hedef koyarlar fakat sergiledikleri performanstan tatmin olmazlar.
Araştırmacılar son zamanlarda mükemmeliyetçiliği uyumlu ve uyumlu olmayan (uyumsuz) olarak ayırdılar. Her iki tip mükemmeliyetçi için de çıta yüksektir, ancak ortaya çıkardıkları iş uyumluları, uyumsuzlara göre daha fazla memnun eder.
Mükemmeliyetçiliğin bu şekilde kategorize edilmesi her ne kadar tartışmalı bir konu olsa da, uyumlu mükemmeliyetçilik, birçok araştırmada yaşamdan tatmin olmayla ilişkili bulundu. Diğer taraftan, uyumsuz mükemmeliyetçilik tipi aşırı stres, daha fazla iş geciktirme/erteleme, depresyonda artış ve hayata dair tatminsizlikle bağdaştırıldı.
Timur Özbilir, Arla Day ve Victor M. Catano (Saint Mary Üniversitesi, Kanada) mükemmeliyetçiliği, üniversitenin yanı sıra iş ortamında araştırılması önemli olan kişilik özelliklerinden biri olarak ortaya koydular. Araştırmacılar 2014’te yaptıkları bir çalışmada, performans ve hedef arasında algılanan uyuşmazlığın yalnızca strese bağlı gerilim ve tükenmişlikle ilgili olmadığını aynı zamanda çalışmaya bağlılıkla da ters orantılı olduğunu buldular (uyumsuzluk, genel olarak insanların hedeflerine ulaşamadıkları zaman kendilerini ne kadar hayal kırıklığına uğramış hissettikleriyle alakalı bir olgu). Araştırma sonuçlarının hem Kanadalı hem de Türk katılımcılar için geçerli olduğu Özbilir ve arkadaşları tarafından ek olarak belirtildi (işe bağlı olmak haricinde).
Jeffrey S. Ashby, Christina L. Nobel ve Philip B. Gnilka (Georgia Eyaleti Üniversitesi, Kent Eyaleti Üniversitesi, ABD) 2012 yılında mükemmeliyetçilik, stres algısı, depresyon ve hayattan tatmin olma arasındaki ilişkiyi incelediler. Çalışmada, orta batı Amerika’da bulunan büyük bir üniversitede psikolojiye giriş dersleri alan 18-50 yaşlarında (ortalama 24 yaşlarında) kadın katılımcılar yer aldı. Katılımcılar depresyonu, hayattan tatmin olmayı ve mükemmeliyetçiliği ölçen üç test cevapladılar. Daha sonra, grubun mükemmeliyetçileri, uyumlu ve uyumlu olmayan olarak kategorilere ayrıldı (mükemmeliyetçi olmayanlar ayrı bir grupta yer aldılar).
Ashby ve arkadaşları gruplar arasında anlamlı farklılıklar buldular. Uyumlu olmayanların stres algısı ve depresyon puanları, uyumlu mükemmeliyetçilere göre daha yüksekti. Bununla beraber araştırmacılar, diğer araştırmacılar gibi uyumlu olmayan mükemmeliyetçilerin performanslarının olumlu taraflarına odaklanmak yerine, başarısızlıkların üzerinde uzun uzun zaman harcayabildiklerini düşünüyorlar.
Bu çalışma korelasyona dayalı olduğu için sonuçları yorumlarken dikkatli olmakta fayda var. Sonuç olarak, “Mükemmelliyetçilik stresi doğurur” diyemeyiz. Ayrıca, çalışmada katılımcıların hepsi kadındı. Dolayısıyla sonuçlar erkekler için genelleştirilemez. Yine de, kişilerin performanslarını yeterli görüp görememeleri, kendilerini ne kadar stresli hissettiklerini etkiliyor.
Bütün bunlar ne demek oluyor?
Stres psikolojisi gerçekten çok karmaşık bir konu. Uyumlu mükemmeliyetçilik gibi bazı kişilik özellikleri her ne kadar olumlu sonuçlarla ilişkilendirilmiş olsa da, kişinin zorluklarla mücadele sırasında verdiği tepki birçok etkene dayalıdır. Araştırmalarda yaşanan tüm problemlere rağmen, stresin insan hayatına etkisinde, kişilik farklılıklarının rolünün büyük olduğu açıkça ortada.
Kendi stres algınız üzerinde daha derinlemesine düşünmeniz için birkaç soru:
- Bir hedefe ulaşmak istediğinizde kendiniz için nasıl standartlar belirlersiniz?
- Performansınızı hangi yönleriyle değerlendirirsiniz?
- Şu sıralardaki performansınız sizi ne derece tatmin ediyor?
REFERENCES
- 1. Ashby, S. J., Noble, L. C., & Gnilka, B. P. (2012). Multidimensional perfectionism, depression, and satisfaction with life: Differences among perfectionists and tests of a stress-mediation model. Journal of College Counseling, 15,130-143. DOI: 10.1002/j.2
- 2. Ozbilir, T., Day, A., & Catano, V. M. (2014). Perfectionism at work: An investigation of adaptive and maladaptive perfectionism in the workplace among Canadian and Turkish employees. Applied Psychology: An International Review, 64, 252-280. DOI: 10.1111/a
- 3. Segerstrom, S. C., & O’Connor, D. B. (2012) Stress, health and illness: Four challenges for the future, Psychology & Health, 27,128-140. DOI: 10.1080/08870446.2012.659516
- 4. Zimmer-Gembeck, M. J., & Skinner, E. A. (2016). The development of coping: Implications for psychopathology and resilience. In Cicchetti, D. (Ed.), Developmental Psychopathology, Third Edition. (Chapter 10). John Wiley & Sons, Inc.