
Kişisel Alanınız Ne Kadar Geniş?
Etrafımızda insanların olmasından her ne kadar hoşlansak da, kişisel alan bizim için çok değerlidir. Alanımızın ihlal edildiğini sezdiğimizde kendimizi rahatsız hissederiz. Örneğin, trafiğin en yoğun olduğu saatlerde yaptığınız toplu taşıma yolcuklarını aklınıza getirin: Yabancılarla fiziksel olarak gereğinden fazla yakın olmak sizi irite eder değil mi?.
Araştırmalar, insanların kendilerini tehdit altında hissettiklerinde, başkalarından uzak durmayı tercih ettiklerini gösteriyor. Bize düşmanca gelen ve kendimizi rahatsız hissettiğimiz bir ortamdaysak, özel alanımızı genişletiriz. Yakınımızda agresif kişiler gördüğümüzde kişisel alanımızı koruma güdümüz normaldir. Fakat yanlışlıkla gürültülü ve sinirli bir konuşmaya kulak misafiri olsak yine aynı güdüyle kendimizi korumaya geçer miydik?
Anglia Ruskin Üniversitesin’den Prof. Dr. Eleonora Vagnoni ve ekibi tam da bu soru üzerine düşünmüş ve agresif içerikli konuşmaları dinlemenin insanların kişisel alanları üzerindeki etkisini araştırmış.
“Kişisel alan” nedir?
Sosyal psikologlar kişisel alanı insan bedeni etrafındaki “duygu yüklü bölge” olarak tanımlıyorlar. Bilişsel sinirbilimcilerse kişisel alanla ilgili iki tanım ortaya koyuyorlar: 1) aksiyon alanı 2) koruma alanı.
İlk tanım, etraftaki objelere dokunup, onları manipule edebilmek için gerekli olan alandan bahsediyor. Örneğin, dağınık bir odada eşyalara çarpmadan yürüyebiliyorsak bu, beynin etraftaki objelerle aramızdaki mesafeyi hesaplayabilmesinden kaynaklanıyor. Ayrıca, kişisel alanımız kendimizi kaygılı ve korumacı hissettiğimizde de genişler. Dolayısıyla, bedeni saran alanın zihnimizdeki temsili sabit değildir. İçinde bulunduğumuz duruma göre bu temsil büyür ya da küçülür.
Çalışma
Vagnoni ve araştırma ekibi nötr konuşmalara karşı agresif konuşmaları dinlemenin insanların kişisel alanlarına olan etkisini inceledi.
Araştırmacılar iki aktörle çalıştılar (bir erkek ve bir kadın) ve iki tür konuşma kaydı aldılar. Nötr konuşmanın konusu çıkılan ilk randevuyken, agresif olanın konusu bar kavgasıydı. Konuşmalar seneryolaştırılmamıştı. Vagnoni ve ekibi ayrıca bir kadının yaklaşmakta olan ayak seslerinin de kaydını aldılar.
Katılımcılar (toplam 33 kişi) önce konuşmaları sonra da yaklaşan ayak sesleri kaydını dinlediler. Ses kayıtlarını dinlerken hem göz bandı taktılar hem de gürültü önleyici kulaklık kullandılar. Ayak seslerini dinledikten sonra katılımcılardan ayak sesleri onları rahatsız edecek kadar yakınlaştığında klavyedeki “p” harfine basmaları istendi.
Agresif konuşmayı dinleyenler, ayak seslerini, nötr konuşmayı dinleyenlerden daha önce durdurdular (201.63 sn’ye karşılık 204.04 sn). Bir başka deyişle, duygusal bağlamda tetikleyici bir konuşmayı dinledikten sonra gelen ayak sesleri katılımcıların özel alanlarını koruma güdülerini uyarmaya yeterliydi.
Araştırmacılara göre, “Başkaları tarafından oluşturulduğu algılanan tehdit, kişilerarası alanla sosyal etkileşim alanı arasındaki dengeyi bulmaya aracılık eden önemli bir faktör.” Beynin tehdit edici olarak algıladığı bilgiler – bir yere kadar – bir yandan bizi korurken, bir yandan da başkalarıyla iletişim kurmak için özel alanımızdan ne kadar fedakârlık edeceğimizi belirliyor.
Gerçek hayatta birçok farklı duyu kanalından gelen çeşitli uyaranlara maruz kalırız. Dolayısıyla, bu çalışma tehdit edici işitsel uyaranların özel alanımıza etkilerini incelemede önemli bir adımdır. Ayrıca, içinde bulunduğunuz farklı durumlarda kişisel sınırlarınıza dikkat etmek hem duygularınıza, hem de çevrenizdekilerle aranızda olan etkileşime daha yakından bakmanızı sağlayacaktır.
REFERENCES
- 1. Vagnoni E., Lewis J., Tajadura-Jime ́nez A., & Cardini F. (2018). Listening to a conversation with aggressive content expands the interpersonal space. PLoS ONE 13(3): e0192753.