Öğrenmeye ne zaman başlarız?” Bilim yazarı Annie Murphy Paul, bu soruyu ilk olarak 2013’te “yayılmaya değer fikirler” sloganıyla yayınlanan TED (Teknoloji-Eğlence-Dizayn) için verdiği konuşmada ele aldı. Siz de birçok insan gibi öğrenmenin resmen okullarda başladığını düşünebilirsiniz. Ancak, son zamanlarda uzmanlar zihin yoran bu sorunun cevabını bulmak için ceninin oluşumundan başlamamızı öneriyorlar.
Cenine dair bilinenler, fetüsün, anne karnında geçirdiği dokuz ay boyunca maruz kaldığı her şeyin (psikolojik, fizyolojik ve/veya çevresel) doğumdan sonraki hayatına da etki ettiğini gösteriyor. Paul’un da TED radyo saatinde söylediği gibi, “Bizler fetüsün bu baloncuğun (amniyotik kese) içinde dışarı ile hiçbir bağlantısı olmadığını düşünmeye yatkınız ancak onlar da bizimle bu dünyadalar aslında.” İşte kanıtı!
Bebekler anne sesini daha doğmadan tanıyorlar
Önceki bilimsel çalışmalarda, bebeklerin altıncı aydan itibaren işitmeye başladıkları gösterilmişti: Anne karnında sesler, kemik iletimiyle amniyon sıvısının içinden (fetüs gelişirken içinde bulunduğu suya benzeyen sıvı) fetüsün kulağına ulaşır. Şimdiyse yeni araştırmalar, anne karnında işitilen seslerin bebeğin anadilini öğrenmesinde etkili olabileceğini gösteriyor.
2013’te Acta Paediatrica dergisinde yayımlanan bir araştırma, yeni doğan bebeklerin doğumdan çok kısa bir süre sonra annelerinin anadilini tanıyabildiklerine ilişkin verileri daha da sağlamlaştırdı. Amerikalı ve İsveçli araştırmacılar ortak çalışmalarında, miniklerin anadillerindeki sesli harfleri tek bir kategoriye yerleştirme kabileyetlerini gözlemlemek için (normalde 6 aylık bebeklerin yapabildiği bir şey) toplam 80 bebeği doğumlarından yaklaşık 30 saat sonra test ettiler. Bebeklere, anadillerindeki ve yabancı dildeki sesli harfler kulaklık aracılığıyla dinletilirken, emme reaksiyonları, sesleri ne kadar tanıdık bulup bulmadıklarının göstergesi oldu. Deney için, bebekler yataklarındayken yanlarına kulaklıklar yerleştirildi ve emme reaksiyonları, onlara verilen bilgisayara bağlı emziklerle kaydedildi. İngilizce ve İsveççe sesli harflerin bilgisayarda oluşturulmuş 17 versiyonu rastgele bir şekilde her emme reaksiyonu sonucunda bebeklere dinletildi. Test sonrasında araştırmacılar, yeni doğanların anadillerindeki ünlülere kıyasla yabancı dildeki ünlü harflere karşı daha ilgili olduklarını buldular. Bu sonuca nasıl mı ulaştılar? Bebekler yabancı dildeki sesleri duyarken emziklerini daha uzun süre emerek tercihlerini ortaya koydular. Araştırmacılara göre, yeni doğanlar yabancı dildeki sesli harfleri kendi dillerinden “farklı” olarak ayırt edebiliyorlar.
Bu çalışmanın sonuçları yalnızca lisan öğrenmenin nörolojik altyapısına ışık tutmuyor, aynı zamanda da ceninin gelişim sürecinin bebeklik evresine (ve sonrasına) olan etkisinin incelenmesi için yeni araştırmalara ışık tutuyor. Sonuç olarak, anne karnında gelişen ceninin maruz kaldığı sesler, onu nasıl bir hayatın beklediğine ilişkin ipuçları vermesi bakımından oldukça önemli olabilir.
REFERENCES
- 1. James, K. D. (2010). Fetal Learning: A critical review. Infant and Child Development, 19, 45-54. DOI: 10.1002/icd.653
- 2. Moon, C., Lagercrantz, H., & Kuhl, K. P. (2013). Language experienced in utero affects vowel perception after birth: A two-country study. Acta Paediatrica, 102, 156-160. DOI: 10.1111/apa.12098