Bu bahar, gerçekten dört mevsimi bir arada yaşadığımızı söyleyebilirz. Bir yandan kıştan kalma dondurucu soğuklar kafaları kurcalarken, bir yandan da doğa tüm gücüyle bahara “merhaba” demeye çalışıyordu. Kışın bitip bitmeyeceğinden bile emin değilken, neyse ki sonunda ilkbahar güneşinin sımsıcak ışıltısını yüzümüzde hissetmeye başladık. Ancak, hala mevsimsel bir geçiş döneminde olduğumuzu düşünürsek, bahar aylarına ayak uydurmakta zorluk çekiyor olabiliriz. Ayrıca, kendimizi her zamankinden daha yorgun hissedebilir, çevremizdeki değişimlere uyum sağlamakta güçlük çekebiliriz.
Dünyaca ünlü şair, T.S. Eliot’ın da yazdığı gibi,
Nisan en zalim aydır, gövertir
Leylakları ölü toprakta, yoğurur
Anılarla istekleri, uyarır
Uyuşuk kökleri bahar yağmuruyla.
Değişime ayak uydurmak çoğu kimse için genelde zordur; ama bu zorluğu en iyi bilenler öğrenciler olsa gerek. Bahar, aynı zamanda “sonları” akla getirir. Örneğin, öğrenciler son sınavlarını bu aylarda vereceklerdir. Mezuniyetle ilgili işler, kredi takibi derken, kendinizi bu aylarda, İstanbul trafiğinde günlerce sıkışmış gibi hissedebilirsiniz. Yetiştirmek zorunda olduğunuzu bildiğiniz tonlarca işiniz vardır; ancak, ne ileri ne de geri gitmek mümkündür. Kulağa, çok hoş bir bahar gibi gelmiyor değil mi?
Bahar aylarına biraz daha kolay ayak uydurabilmeniz ve kendinize yeni bir rutin oluşturabilmeniz için yorgunluğun nedenlerini görmek ve nasıl üzerinden gelinebileceğiyle ilgili birkaç pratik bilgi edinmekte yarar var.
Baharda neden enerjimiz düşer?
Son zamanlarda daha az uyuduğunuzu mu fark ettiniz? Ya da yaşadığınız olaylar sizi bir anda daha fazla rahatsız etmeye mi başladı?
Eğer öyleyse, mevsim geçişleri sizi etkilemiş olabilir ve bünyeniz yeni döneme ayak uydurmaya çalıştığının biyo-psikolojik sinyallerini veriyor olabilir. Araştırmalar, mevsim geçişleriyle ilgili olarak havada, sıcaklıkta ve gece-gündüz döngüsünde yaşanan değişikliklerin, uykusuzluk, mod düşüklüğü ve iştahsızlık gibi durumlara yol açabileceğini gösteriyor. Bununla beraber, kronobiyoloji (organizmalardaki biyolojik ritimleri inceleyen bilim dalı) alanında çalışan bilim insanları da, vücudumuzun mevsime bağlı değişimlere karşı çok hassas olduğunu sıkça vurguluyorlar.
Biyolojik ritmimiz ve mevsim geçişleri
Hepimiz 24 saatlik doğal bir döngüye göre hayatımızı sürdürüyoruz. İçimizde aynen bir saat gibi, uyku düzenimizi ve hormonlarımızı kontrol eden bir mekanızma mevcut ve bu mekanizmaya araştırmacılar “biyolojik saat” diyorlar. Biyolojik saatimiz, özellikle havadaki nem oranına, ısıya ve doğal güneş ışığına karşı çok hassas. O kadar hassas ki, araştırmalar, biyolojik ritmimizdeki bozuklukların uyku ve çeşitli duygudurum problemlerine yol açabileceğini gösteriyor.
Biyolojik ritmimizin çevremize bu kadar duyarlı olması, yeni bir mevsime uyum sağlamamızı hem zihnimiz hem de bünyemiz açısından zorlaştırabilir. Okulun son dönemlerinde düzenli bir şekilde uyku uyumanın ne kadar güç olduğunu da göz önünde bulundurursak, bu dönemi atlatmak gerçekten imkânsız gibi görünebilir. Bu yüzden, kendimizi yeni bir rutine sokmak, zihnimizi ve vücudumuzu bahara hazırlamak için çok önemli.
Kendinize yeni bir plan oluşturmanız için 3 öneri:
Haftasonu dahil, her gün aynı saatte uyumaya ve uyanmaya çalışın
Güne başlarken bol güneş ışığı almaya özen gösterin ve gece uykunuza çok yakın bir saatte bilgisayar/telefon ekranına maruz kalmamaya çalışın
Önceliklerinizi gün içinde belirleyin ve akşam rahatlamak için kendinize zaman yaratın
Baharda enerji toplamanın pratik yolları
Bahar aylarında enerjinizi yüksek tutmanın yollarına gelince, aşağıda önerilenleri uygulayarak sadece bu aya değil, kapıda sizi sabırsızlıkla bekleyen yaz aylarına da hazırlıklı olabilirsiniz.
Hareket edin yeter – Okulda, öğlen arasında kısa ve hızlı bir yürüyüş yapabilirsiniz. Kalbinizi hafif de olsa hızlandıracak her hangi bir aktivite, modunuzu ve enerjiniz yükseltmeye yetecektir.
Öğünlerinizi kompleks karbonhidratlarla destekleyin – Glukoz, beynimizin ana enerji kaynağını oluşturur (istirahat ederken bile harcanan enerjinin yüzde 20’sini beyin kullanır). Enerjinizi gün içinde sürdürülebilir kılmak için öğünlerinizde tam buğday ekmeği, meyve ve sebze gibi kompleks karbonhidratlar tüketin. Ayrıca, araştırmalar, bir hafta boyunca karbonhidratı düşük yiyecekler tüketmenin öfke, depresyon ve gerginlikle ilintili olduğunu gösteriyor. Ancak, aldığınız karbonhidratları, proteinle (örn, yumurta, tavuk, yoğurt, fıstık) destekleyin ki, enerjiniz tüm gün sürsün.
Odanızı/ofisinizi açık renklerle dekore edin – Sürekli kapalı ortamlarda çalışmak zorundaysanız, odanıza yapacağınız küçük dokunuşlar enerjinizde büyük değişiklikler yaratabilir.
Doğal özlü yağları deneyin – Birkaç araştırma, lavanta, ylang ylang (Güneydoğu Asya'da yetişen, çiçeklerinin aromaterapik özellikleri olduğuna inanılan ve kozmetik sanayiinde yaygın olarak kullanılan tropikal bir ağaç) ve melisa yağlarının kaygı ve stres düzeyimizde faydalı olabileceğini gösteriyor (örn, koku lambalarının üzerine su ve lavanta yağı ekleyip, altında yakacağınız küçük bir mumla, yağın odanızda buharlaşmasını sağlayabilirsiniz). Eğer bahar aylarında stres seviyenizi kontrol altında tutmakta zorlanıyorsanız, bu yağları da deneyebilirsiniz.
REFERENCES
- 1. Ölülerin Gömülüşü, T.S. Eliot (1922)
- 2. American Psychiatric Association. (2008). "Let’s talk about facts: Seasonal-affective disorder", www.healthyminds.org
- 3. Williams, N. (2006). "10 tips on seasonal affective disorder", Practice Nurse, 32(6), 26-27.
- 4. Van Der Watt, G., & Janca, A. (2008). "Aromatherapy in nursing and mental health care", Contemporary Nurse: A Journal for the Australian Nursing Profession, 30(1), 69-75.
- 5. Roecklein, A., K., & Rohan, J., K. (2005)."Seasonal affective disorder: An overview and update", Psychiatry (Edgmont), 2(1), 20-26.
- 6. Benton, D., & Nabb, S. (2003). "Carbohydrate, memory and mood", Nutrition Reviews, 61(5), 61-67.