Uzayda Mahsur Kalanlar
Uzay, insanlığın yüzyıllardır merak ettiği ve keşfetmeye çalıştığı sonsuz bir boşluk. Ancak bu keşif yolculuğu her zaman kolay ve güvenli olmuyor. Tarih boyunca pek çok astronot, beklenmedik durumlarla karşılaşarak uzayın derinliklerinde mahsur kalma riskiyle burun buruna geldi. Bu durum, bilimsel bir merak uyandırırken, insan ruhunun dayanıklılığını da gözler önüne seriyor.
Geçtiğimiz ay Sunita Williams ve Butch Wilmore’un Uluslararası Uzay İstasyonu’ndaki görevlerinin beklenmedik şekilde uzamasıyla, bir kez daha uzayın derinliklerinde mahsur kalmanın ne denli heyecan verici ve aynı zamanda ürkütücü bir durum olduğunu deneyimledik. Tarih boyunca, insanlık uzayı fethetme tutkusuyla ilerlerken, bu tür beklenmedik durumlarla sık sık karşılaşıldı. İlk insanlı uzay uçuşlarından Ay görevlerine, uzay istasyonlarındaki yaşam mücadelelerine kadar uzanan bu serüven, hem bilimsel keşiflerin sınırlarını zorladı hem de insanın dayanıklılığını ve cesaretini gözler önüne serdi. Williams ve Wilmore’un yaşadığı bu olay, bizlere uzayın hâlâ ne kadar bilinmez ve zorlu bir ortam olduğunu hatırlatırken, aynı zamanda gelecekteki uzay görevlerinde karşılaşabileceğimiz olası senaryolar hakkında da önemli ipuçları sunuyor.
Sekiz günlüğüne bir iş seyahatine çıkıp, aylar sonra eve dönmek zorunda kaldığınızı hayal edin. Şu an, ABD’li astronotlar Sunita Williams ve Butch Wilmore’un içinde buluduğu durum bu. Uluslararası Uzay İstasyonu’na (UUİ) yaptıkları sekiz günlük görev, iki ayı aşmış durumda ve daha da uzaması muhtemel.
İkili, Boeing’in Starliner uzay aracıyla 5 Haziran’da UUİ’ye bir test uçuşu için fırlatıldı. Plan, sekiz gün sonra aynı araçla geri dönmeleriydi. Ancak, helyum sızıntıları ve uzay aracının iticilerindeki sorunlar, NASA ve Boeing’in astronotların dönüşünü ertelemesine yol açtı.
Starliner ile Dünya’ya dönemeyen Williams ve Wilmore, Şubat 2025’e kadar sürecek bir görev için, Eylül ayında bir SpaceX Dragon aracıyla UUİ’ye fırlatılan başka bir astronot ekibiyle geri dönecekler. Bu durumda Williams ve Wilmore’un, uzayda kalış süreleri sekiz aya kadar uzadı.
Bu durum, astronotların uzayda mahsur kaldığına dair manşetlere ve endişelere neden oldu. Ancak uzay uçuşlarında hiçbir şey rutin olmasa da, bu, insanların beklenenden daha uzun süre uzayda kaldığı ilk durum değil.
“Bir uzay aracının geri dönmeye uygun olmadığı durumlarda, astronotların uzayda kalması daha önce de yaşanmış bir durum” diyor Washington, D.C.’deki Ulusal Hava ve Uzay Müzesi’nde çağdaş uzay uçuşları küratörü olan Emily A. Margolis. Dünya genelindeki şirketlerin ve hükümetlerin uzayla ilgili hedefleri göz önüne alındığında, bu son olay olmayacak gibi görünüyor. Her gecikmede farklı bir sorun ya da olay sorumlu olsa da, temel sorun aynı kalıyor.
“Uzayda sürekli bir insan varlığı sağlıyorsanız, insanları nasıl güvende tutarsınız ve her şeyin yanlış gidebileceği bir durumda bir kurtuluş planı nasıl oluşturursunuz?” diye soruyor Margolis.
4 Ağustos’ta mürettebatsız bir görevle UUİ’ye yeni erzak gönderildiği için astronotların yiyecek ya da giyecek sıkıntısı çekmeyeceğini belirten Margolis, istasyonda çamaşır yıkama imkânı olmadığı için kıyafetlerinin biraz kokabileceğini de ekliyor.
Nasıl yaşayacaklar?
NASA, Sunita Williams ve Butch Wilmore’un Şubat 2025’te Dünya’ya döneceğini açıkladıktan sonra, ikilinin bu beklenmedik gelişmeye karşı UUİ’de nasıl yaşayacakları, ne yiyip içecekleri ve neler yapacakları merak konusu oldu. Fakat bu, NASA için düşünüldüğü kadar önemli bir problem gibi görünmüyor.
İkili, UUİ’den bir SpaceX Crew Dragon uzay aracıyla ayrılacak. Ancak uzayan süre, özellikle yiyecek ve oksijen kaynakları konusunda hayatta kalma endişelerini artırdı.
NASA, astronotların acil bir tehlike altında olmadığını ve UUİ’nin ekibi desteklemek için yeterli kaynağa sahip olduğunu garanti etti.
Uzay istasyonunda hali hazırda, yiyecek, su, kıyafet ve oksijen dahil olmak üzere, ekibin ihtiyaç duyduğu her şeyin yeterince bulunduğunu bildiren NASA, yiyecek, yakıt ve malzeme taşıyan kargo uzay araçlarının düzenli ikmal görevleriyle astronotların gereksinimlerini karşılayacağını da vurguladı. Biri 3700 kg’lık yiyecek, yakıt, malzeme taşıyan ve diğeri de 3000 kg’lık kargo taşıyan iki uzay aracının yakın zamanlarda UUİ’ye geldiğini de açıkladı.
Uzun süre uzayda yaşamak, benzersiz düzenlemeler gerektirir. UUİ’de, astronotlar yerçekimi olmadığı için istedikleri yerde – yerde, tavanda veya duvarlarda – uyuyabilirler. Uyku kabinleri kullanarak, yere, duvara veya tavana tutturulmuş uyku tulumları ve yastıklarla uyurlar. Astronotlar ayrıca video görüşmeleri yapabilir, sesli görüşmeler yapabilir veya NASA aracılığıyla e-posta gönderebilir.
UUİ’nin, astronotların ağırlık simüle etmek için vakum silindirleri kullanarak çalışabilecekleri “Advanced Resistive Exercise Device” (ARED) adlı bir spor salonu var. Dünya’ya dönene kadar kas kütlesi ve kemik yoğunluğunu korumak için egzersizler yapabilirler.
UUİ’de Sunita Williams ve Butch Wilmore ayrıca, uzayda taze ürünler ve hatta çiçekler yetiştirmelerine izin veren “Vegetable Production System” (sebze bahçesi) erişimine sahip. Uzayan süreleri boyunca ikili, uzayda bitki büyümesini geliştirmek için çeşitli teknikler üzerinde deneyler yapacak.
Uluslararası Uzay İstasyonu’nda Bir Gün
UUİ, Dünya’nın yörüngesinde dönen, insanlığın uzay araştırmalarındaki en önemli üslerinden biri. Bu eşsiz ortamda yaşayan astronotların günlük yaşamları, yer yüzündekinden oldukça farklı elbette. Peki, bir astronotun UUİ’deki bir günü nasıl geçer?
Uyanış ve Güne Başlangıç: Astronotların günleri, Dünya’daki görev kontrol merkezleri tarafından belirlenen kesin bir programa göre ilerler. Sabahın erken saatlerinde, özel uyku tulumlarından çıkarak güne başlarlar. Yerçekimsiz ortamda uyku, Dünya’daki gibi değildir; astronotlar, özel olarak tasarlanmış uyku tulumlarına bağlanarak uyurlar. Bu sayede, uyku sırasında istenmeyen hareketler önlenir ve daha rahat bir uyku çekilir.
Egzersiz ve Sağlık: Yerçekimsiz ortam, kas ve kemik dokusunu zayıflattığından astronotlar için düzenli egzersiz hayati önem taşır. Özel olarak tasarlanmış koşu bantları, bisikletler ve ağırlık kaldırma ekipmanları kullanarak günde en az iki saat egzersiz yaparlar. Bu ekipmanlar, yerçekimsiz ortamda ağırlık hissi yaratmak için özel olarak tasarlanmıştır. Ayrıca, kemik erimesini önlemek için de düzenli olarak kemik yoğunluğu ölçümleri yapılır.
Bilimsel Çalışmalar: UUİ, hareketli bir laboratuvarıdır. Astronotlar, biyoloji, fizik, mühendislik ve tıp gibi birçok alanda deneyler yaparlar. Örneğin, yeni ilaçların geliştirilmesi, bitki yetiştirilmesi, malzeme bilimi araştırmaları ve uzayın insan vücudu üzerindeki etkileri gibi konularda çalışmalar yürütülür. Bu deneylerin sonuçları, Dünya’daki yaşamı iyileştirmek ve gelecekteki uzay görevlerine zemin hazırlamak için büyük önem taşır.
Gündelik Yaşam ve Bakım: Astronotlar, Dünya’daki ev işlerine benzer şekilde, UUİ’nin bakımını da yaparlar. Ekipmanları temizler, arızaları giderir ve yeni gelen malzemeleri yerleştirirler. Beslenmeleri ise özel olarak hazırlanmış dehidre yiyecekler ve toz halindeki içeceklerle sağlanır. Su, özel arıtma sistemleri sayesinde geri dönüştürülerek kullanılır.
İletişim ve Eğlence: Astronotlar, Dünya’daki aileleri, arkadaşları ve görev kontrol merkezleriyle düzenli olarak video konferanslar yaparlar. Bu sayede hem moral bulurlar hem de görevleriyle ilgili bilgi alışverişinde bulunurlar. Boş zamanlarında ise kitap okurlar, müzik dinlerler, oyun oynarlar ve Dünya’yı izleyerek keyifli vakit geçirirler.
Psikolojik Destek: Uzayda uzun süre kalmak, yalnızlık, stres ve depresyon gibi psikolojik sorunlara yol açabilir. Bu nedenle, astronotlara psikologlar tarafından düzenli olarak destek verilir. Grup terapileri ve bireysel görüşmeler, astronotların psikolojik sağlığını korumak için önemlidir.
Geleceğe Bakış: UUİ’deki yaşam, insanlığın uzayda yaşama ve çalışmaya yönelik yeteneklerini sürekli olarak geliştirir. Gelecekte, Ay’a ve Mars’a yapılacak insanlı görevler için UUİ, önemli bir eğitim ve deneyim merkezi olarak kullanılacak. Astronotların UUİ’deki deneyimleri, bu uzun süreli uzay görevlerine hazırlanmak için büyük önem taşııyor.
Sonuç olarak, UUİ’deki bir astronotun hayatı, bilim, macera ve zorlukların iç içe geçtiği yoğun bir deneyimdir. Bu astronotlar, insanlığın uzaydaki sınırlarını zorlayan öncülerdir. Onların çalışmaları, gelecek nesiller için daha keşfedilmemiş dünyaların kapılarını aralıyor.
Uzayda Mahsur Kalanlar
Uzay keşfi, insanlığın en büyük maceralarından biri olsa da, bu macera her zaman kolay ve güvenli olmadı. Tarih boyunca birçok uzay insanı, beklenmedik teknik sorunlar veya doğal felaketler nedeniyle uzayda mahsur kalma riskiyle karşılaştı. Bu durum, hem uzay teknolojilerinin gelişimine önemli katkılar sağladı hem de insan dayanıklılığının sınırlarını zorladı. Uzayın derinliklerinde yaşanan bu dramatik olaylara ve kısaca sebeplerin bir göz atalım.
Motor Arızası
Mekanik arızalar daha önce de astronotların uzayda mahsur kalmasına neden oldu. 1971’de SSCB, dünyanın ilk uzay istasyonu olan Salyut’u fırlattı. Nisan 1979’da Soyuz uzay aracıyla yapılan dokuzuncu görev, istasyona yeni bir mürettebat getirecek ve mevcut mürettebatı geri götürecekti. Ancak aracın motoru, fırlatıldıktan kısa süre sonra arızalandı.
Neyse ki, Soyuz’daki kozmonotlar Dünya’ya güvenli bir şekilde döndü. Ancak Salyut’ta bulunan Vladimir Lyakhov ve Valery Ryumin, güvenli bir dönüş aracı olmadığı için orada kaldı. Geldikleri Soyuz aracı, aynı motor sorunu yaşanabileceği endişesiyle boş olarak Dünya’ya geri gönderildi.
Yeni bir mürettebatsız Soyuz aracı onları eve getirdiğinde, iki kozmonot uzayda toplam 175 gün geçirmişti; döneminde bu bir rekordu. Ryumin, 1980’de Soyuz ve 1998’de NASA uzay mekiğiyle iki görev daha yaptı.
Jeopolitik Kaos
Sovyetler Birliği Aralık 1991’de çöktüğünde, kozmonot Sergei Krikalev, Mir uzay istasyonunda beş aylık görevinin dördüncü ayını tamamlıyordu. Görevini bitirip bitiremeyeceği belirsizdi. Onu uzaya gönderen ülke artık yoktu ve Kazakistan’da bulunan Sovyet kozmodromu yeni bağımsız bir devletin kontrolüne geçmişti.
Krikalev’in Dünya’ya dönmesi için bir acil durum kapsülü bulunsa da, o dönemin tek nitelikli uçuş mühendisi olduğu için görevine devam etti ve uzayda 311 gün kalarak görevini tamamladı.
Uzayda bu kadar uzun süre kalmak, Krikalev için hem fiziksel hem de psikolojik olarak oldukça zorlu bir süreçti. Yerçekimsiz ortamda kas kaybı, kemik erimesi ve bağışıklık sisteminin zayıflaması gibi fiziksel sorunlarla karşılaştı. Ayrıca, uzun süreli izolasyon, yalnızlık ve Dünya ile iletişimdeki gecikmeler, psikolojik olarak da büyük bir yıpranma yaşadı.
Krikalev’in deneyimi, sadece kişisel bir hikâye olmaktan öte, uzay keşfinin zorluklarını ve uluslararası işbirliğinin önemini gözler önüne seren bir dönüm noktasıdır. Sovyetler Birliği’nin dağılması gibi büyük bir tarihsel olayın ortasında yaşanan bu deneyim, Krikalev’i bir sembol haline getirmiştir. Farklı ülkelerden gelen bilim insanları ve mühendisler, Krikalev’i güvenli bir şekilde Dünya’ya döndürmek için birlikte çalıştılar. Bu durum, uluslararası uzay işbirliğinin önemini bir kez daha ortaya koydu.
Uzay Uçuşu Felaketi
1 Şubat 2003’te NASA’nın Columbia uzay mekiği, Dünya atmosferine girerken parçalandı ve yedi mürettebat üyesi hayatını kaybetti. Bu trajedi, uzay mekiği filosunun 2,5 yıl boyunca yere indirilmesine neden oldu.
Bu felaketin ardından, o sırada UUİ’de bulunan astronotların geri dönüşü için bir araç kalmamıştı. Don Pettit, Ken Bowersox ve Nikolai Budarin’den oluşan üç kişilik ekip, iki ay daha UUİ’de kaldıktan sonra Mayıs 2003’te bir Soyuz aracıyla Dünya’ya geri döndü.
Pettit, uzay tarihçisi Frank White’a verdiği röportajda, uzayda kalma sürelerinin uzamasına neden olan trajedi karşısında üzüntü duyduklarını, ancak görevin uzatılmasından da memnun olduklarını belirtti. “Görevimizin uzatılması hepimizin hoşuna gitmişti, çünkü kısa bir süre sonra Dünya’ya dönmeye hiç hazır değildik” dedi Pettit. Şu anda 69 yaşında olan Pettit, NASA’nın aktif görevdeki en yaşlı astronotu ve 11 Eylül itibariyle UUİ’de yeni görev süresine başladı.
Mikrometeor Çarpması
Aralık 2022’de, UUİ’ye kenetlenen bir Soyuz uzay aracı, küçük bir mikrometeor çarpması sonucu soğutma sıvısı sızıntısı yaşadı. NASA astronotu Frank Rubio ve Rus kozmonotlar Sergey Prokopyev ve Dmitri Petelin bu olay nedeniyle planlanandan altı ay daha uzun süre uzayda kaldılar ve toplamda bir yılı aşkın süreyi uzayda geçirdiler.
1979’da yaşanan motor arızasının yankısını taşıyan bu olayda, hasar gören Soyuz uzay aracı, mürettebatsız bir şekilde Dünya’ya geri gönderildi. Ardından yeni bir Soyuz aracı, Şubat 2023’te UUİ’ye ulaştı. Ancak bütçeler ve görev programları nedeniyle mürettebatın dönüşü Eylül ayına kadar ertelendi.
Rubio, uzayda 370 gün kalarak NASA tarihindeki en uzun süreyi tamamladı ve hâlâ uzaya geri dönme isteğini sürdürüyor.
Düşük Dünya yörüngesinde binlerce yeni uydu dolandıkça, mikrometeor çarpmalarının daha sık bir sorun haline gelebileceği düşünülüyor. Artan uzay trafiği, fırlatma ve yeniden giriş programlarını da karmaşıklaştırabilir.
Dünya’daki Hava Koşulları
Tamamen ticari olan üçüncü uzay görevi, Axiom Mission 3, 18 Ocak 2024’te dört Avrupalı astronotu SpaceX Dragon uzay aracıyla UUİ’ye fırlattı. Görev, 3 Şubat’ta Dünya’ya geri dönmeyi gerektiriyordu, ancak Florida kıyılarındaki fırtınalar nedeniyle birkaç gün ertelendi. Ekip, UUİ’de 18 gün geçirdikten sonra 9 Şubat’ta Dünya’ya döndü.
Bu ekip, görevlerinin uzamasına üzülmedi. Görev komutanı Michael López-Alegría, 6 Şubat’ta X (eski adıyla Twitter) platformunda, “Uzay İstasyonu’nda daha fazla zaman = Daha fazla fotoğraf!” diye paylaşımda bulundu.
Tüm bu zorluklara ve tehlikelere rağmen, birçok astronot uzaya dönmek için sabırsızlanıyor. Hatta uçuşları ertelenen astronotlar bile tekrar uçmayı istiyor. Pettit, “Altı aylık bir görev mi yoksa bir yıllık bir görev mi istendiğini sorsalar, bir yıllık görevi tercih ederdim” demişti. ”İnsanlar şaka yaptığımı sanıyor, ama ciddiyim. Eğer teknolojimiz olsaydı, ailemi ve kendimi bir sonraki rokete yükleyip uzaya göç eder, bir daha Dünya’ya geri dönmezdim” diye ekledi.
Uzay uçuşlarının sürekli olarak gelişen ve değişen bir alan olması, astronotlar için her zaman bilinmezliklerle dolu bir deneyim sunuyor. Ancak bu risklere rağmen, uzayda daha uzun süreler kalmayı istemek, insanın keşfetme arzusunun bir yansıması. Williams ve Wilmore’un bu görevde geçirdikleri fazladan süre, uzaydaki yaşamın zorluklarına rağmen, astronotların bu deneyime olan sevgilerini ve bağlılıklarını gözler önüne seriyor.
REFERENCES
- 1. https://www.sciencenews.org/article/astronauts-get-stuck-space-often
- 2. https://www.bbc.com/future/article/20240809-what-happens-when-astronauts-get-stuck-in-space
- 3. https://www.ndtv.com/world-news/how-sunita-williams-butch-wilmore-will-spend-another-7-months-in-space-6435012