Sabahın ilk ışıklarıyla alarmını nazikçe durdurup, sokakta gerinen heybetli köpekleri bile kıskandıracak kocaman bir esnemeyle günü karşılayan ender insanlardan değilseniz, uyanmak için birazcık daha motivasyona ihtiyaç duyuyor olabilirsiniz. Ne şanslıyız ki, elimizde zihnimizi yani, küçük elektrik santralimizi bir an önce harekete geçirecek gizli bir silah var: yeni demlenmiş, mis gibi kokan bir fincan kahve.
Zamanının büyük bir kısmını İzmir’de zengin aromalı ve leziz Americanolar yaparak geçiren baristamız Cihan Cengizhan, kahve tutkusunu KUrious için anlattı: “Kahve çekirdeğinin yetişmiş olduğu bölgeye bağlı olarak kendine has bir kişiliği, aroması ve benzersiz lezzeti vardır. Bir Asya Pasifik kahvesi olan Sumatra’yı ilk kokladığımda, o toprak kokusunu hissetmiştim. İçtiğimdeyse volkanik bir bölgede yetişmiş olan kahve çekirdeklerinin tadını almıştım.”
Eğer siz de bir kahve tutkunuysanız, kahve kokusunun ilham verici özelliğini çoktan keşfetmişsinizdir. Belki de en parlak fikirlerinizi kahve lekeli bir kâğıda not aldınız.
Öyleyse kahve ve zihin arasında nasıl bir ilişki var?
Güçlü bir hafıza için kahve
Kafein aslında bir çeşit merkezi sinir sistemi uyarıcısıdır ve görevi beyni yorgunluğa karşı dirençli tutmaktır. Onu ister kolalı içecek, ister kahve isterseniz de çay haliyle tüketin, kafein zihni uyandırır ve modunuzu düşük hissettiğinizde ihtiyaç duyduğunuz enerjiyi size verir (en azından kısa bir süre için). Kahvenin içindeki bu etken madde odaklanma kalitemizi etkileyip yalnızca zihni uyandırmaz, bunun yanı sıra nabzı yükselttiği için vücudumuzun fizyolojik işlevlerini de etkiler (süslü söyleyişi: kardiyak uyaranı). Dolayısıyla kafein, sistemimizde çeşitli “izler” bırakır.
Bu izleri inceleyen John Hopkins Üniversitesi (Maryland, ABD) araştırmacıları, kahvenin “zeki içecek” olduğuna yönelik varsayımları güçlendiriyor. Psikoloji ve Beyin Bilimleri’nden Yrd. Doç. Michael Yassa ve ekibi, kafeinin hafıza konsolidasyonunda yani, yeni öğrenilen bilgilerin pekiştirilmesinde ve ömürlerinin uzatılmasında faydalı olduğunu gösteren araştırma bulgularını 2014’te Nature Neuroscience dergisinde paylaştılar.
Araştırma için özellikle kahve alışkanlığı olmayan katılımcılar kullanıldı. Katılımcılara lastik ördek, ofis sandalyesi ve denizyıldızı gibi objeler içeren görseller gösterildi. Bu görselleri 5 dakika çalıştıktan sonra, rastgele olarak 200 mg’lık kafein içeren tablet veya hiçbir etkisi olmayan sahte tablet (plasebo) içmeleri istendi. Ertesi gün, çalıştıkları görsellerle ilgili test edilen deneklerin hafızalarıyla ilgili çok önemli sonuçlar ortaya çıktı. Şöyle ki, kafeinli tablet içenlerin görselleri ayırt etmede daha iyi oldukları, birbirinin aynı olmayan objeleri doğru bir şekilde “benzer” olarak işaretledikleri görüldü.
Sonuçların ışığında Dr. Yassa, kafeinin öğrenme sürecini destekleyebileceğini ve beyinde daha kalıcı hatıralar yaratmaya yardımcı olabileceğini savunuyor. Araştırmada değinilmesi şart olan bir başka noktaysa, kafeinin katılımcıların hafızalarına görselleri çalıştıktan sonra etki etmiş olması ki (çalışma ve test arasında), bu da kafenin hafızayı sağlamlaştırmada ve öğrenme sürecinde doğrudan bir etkisi olabileceğine işaret ediyor.
Kahve tutkunlarının giderek çoğaldığını göz önünde bulunduracak olursak [Uluslararası Kahve Organizasyonu’nun sağladığı istatistiklere göre, Türkiye’de 2014 yılında 929.398 paket kahve tüketti (60kg/paket). Tüm dünyada ise bu miktar 149,2 milyona ulaşıyor], Dr. Yassa gibi araştırmacıların yaptıkları çalışmaların değeri daha da anlaşılıyor. Önümüzdeki günlerde kahvenin ve nöropsikolojik açıdan ele alınarak kullanılacağı kanıta dayalı bilimsel araştırmaları dört gözle bekliyoruz!
Merak et, öğren, kahve iç!
REFERENCES
- 1. http://hub.jhu.edu/2014/01/12/caffeine-enhances-memory
- 2. https://infogr.am/_/pHY7CcQWoI1XVQF8h0XU
- 3. Winston, A. P, Hardwick, E., & Jaberi, N. (2005). “Neuropsychiatric effects of caffeine”. Advances in Psychiatric Treatment, 11, 432-439. DOI: 10.1192/apt.11.6.432