#

Kırmızı Gece Lambası Sağlıklı

Bilim Dalları

İnsanın biyolojik saati karanlıkta uyumaya ayarlı. Bu saatiniz yat zilini çaldığı zaman ortalık aydınlık olmayı sürdürdüğünde, ruh haliniz etkileniyor.  Etki genellikle depresyon olarak ortaya çıkıyor. Depresyon da beynin yapısı ve işleyişinde bir takım olumsuzluklara neden olabiliyor.

Ama çeşitli nedenlerden dolayı karanlıktan çekiniyorsanız ya da uyandığınızda sağa sola  çarpmadan gideceğiniz yeri bulmak istiyorsanız bir gece lambası kullanıyorsunuz demektir. Durum böyleyse, gece lambasının yaydığı ışığın rengini doğru seçerseniz zararı en aza indirebilirsiniz. Hamsterlar üzerinde yaptıkları deneylere dayanan biliminsanlarına göreyse, doğru tercih kırmızı ışık. En yanlışı da mavi olanı. Zarar skalasında mavi ışığı beyaz ışık izliyor.

Araştırmayı yürüten ekipten Ohio Eyalet Üniversitesi  Nöroloji ve Psikoloji Profesörü Randy Nelson’a göre bulguların, özellikle gece vardiyalarında çalışmanın ruhsal durum bozukluklarına maruz bıraktığı işçilerde önemli sonuçları olabilir. Nelson, “Koşulların elverdiği durumlarda gece vardiyası işçileri için kırmızı ışık kullanabilirsek, sağlıkları üzerinde beyaz ışığın yaratacağı olumsuz etkilerin bazılarından kaçınabiliriz” diyor.

Bulgularını The Journal of Neuroscience dergisi’nin 7 Ağustos 2013 tarihli sayısında yayımlayan araştırmacılar, gözün retina tabakasında ipRGC denen ışığa duyarlı, özelleşmiş bazı hücreleri incelemişler. Bunların görme mekanizmasında pek önemli rolleri yok. Ancak, ışığı algılayıp, beynin vücudun “sirkadyen saat”  denen biyolojik saatinin düzgün çalışmasına yardımcı olan özel bir beyin bölgesine sinyaller gönderiyorlar.  Araştırmanın ortak yazarlarından Tracy Bedrosian, gece maruz kalınan ışığın, beynin ruh durumunu düzenleyen bölgelerine, almaması gereken saatlerde mesaj almasına neden olabileceğini vurguluyor. Araştırmacıya göre gece ışığının bazı kişilerdeki depresyonla ilişkisinin nedeni bu olabilir.

Bizlerin farklı renkte ışıklar olarak algıladığımız, aslında elektromanyetik tayfın insan gözünün duyarlı olduğu “görünür (optik)  ışık” aralığındaki farklı dalga boylarındaki ışık demetleri.  ipRGC hücreleri, bu dalga boylarının hepsine aynı tepkiyi vermiyor.  Nelson’a göre bu hücreler en çok (en kolay saçılan) mavi ışığa, duyarlı. En az duyarlı olduğuysa, (en az saçılan, görece uzun dalgaboylu) kırmızı ışık. 

Araştırmacılar, yetişkin dişi Sibirya hamsterlerini dört haftalık sürelerle ışıksız, soluk kırmızı ışıklı, soluk beyaz ışıklı (sıradan gece aydınlatmasındaki gibi) ve soluk mavi ışıklı gece ortamlarında tutmuşlar, ardından da depresyon benzeri  belirtiler gösterip göstermediklerine bakmışlar.  Gösterge, bu hayvanların çok sevdikleri şekerli sudan ne kadar içtikleri. Görülmüş ki, bu karışıma en çok rağbet edenler, karanlıkta uyuyanlar. Ardından da kırmızı ışık ortamında kalanlar. Soluk beyaz ve mavi ışıkta kalanların, ötekilerden oldukça daha az  miktarda içtikleri gözlenmiş.

Deneylerin ardından araştırmacılar, hayvanların beyinlerindeki  hipocampus bölgesini incelemişler. Soluk mavi  ya da soluk beyaz ışıkta geceleyenlerin hipocampuslarındaki nöronlarda (sinir hücreleri) birbirleriyle iletişim için sinyal taşıyan dentrit adlı uzantıların sayısının önemli ölçüde azaldığı görülmüş. Nelson, bu  dendrit çıkıntılarının azlığı ile depresyon arasındaki ilişkinin bilindiğine vurgu yapıyor.

Her iki araştırmacı da, araştırma bulgularının, insanlar içinde geçerli olabileceği görüşünde.

Gece işçilerinin dışında, bilgisayarlarla çalışanların, televizyon seyredenlerin ya da öteki  elektronik aygıtlarla çalışanların da ortamdaki ışığı sınırlandırmalarının yararlı olacağına işaret eden araştırmacılar, ışığın renginin önemli olduğunu da hatırlatıyorlar. Bedrosyan, “Eğer yatak odanızda ya da tuvaletinizde ışık gerekiyorsa, beyaz yerine kırmızı oldun daha iyi” diyor.

REFERENCES

  • 1. “What color is your night light? It may affect your mood”, Ohio Eyalet Üniversitesi, 6 Ağustos 2013.