#

Donkişot Kuyruklu Yıldızmış

Bilim Dalları

Yani, roman kahramanı iyi kalpli ama kaçık şövalyenin gökyüzündeki adaşı yeldeğirmeni yerine Dünyamıza saldıracak olursa, en azından hayatta kalabilenler biraz daha sulak bir ortam bulabilecekler. Çünkü şimdiye kadar “ölü”, yani buz stokunu yitirmiş olduğu düşünülen cismin, hâlâ 100 milyar ton kadar su taşıdığı hesaplanıyor. Zaten Dünyamızın okyanuslarının da çarpan kuyrukluyıldızların taşıdığı sularla dolduğunu savunan kuramlar, son yıllarda yaygın kabul görüyor.

1983’te keşfedilen ve gezegenimiz için tehlike oluşturan gökcisimlerinin en büyüklerinden biri olan 3552 Don Quixote’un  maskesi düştü. Cervantes’in ünlü roman kahramanının adını taşıyan (Türkçe’ye Donkişot olarak girmiş) gökcismi üzerinde yapılan kızılötesi gözlemler, 30 yıla yakın bir süre asteroid ya da “kurumuş” bir kuyruklu yıldız artığı sanılan cismin faal bir kuyrukluyıldız olduğunu ortaya koydu.

Güneş çevresindeki hayli egzantrik (eliptik) yörüngesini 8.68 yılda tamamlayan göklerin şövalyesi 18.7 km’lik çapıyla “Dünya’ya Yakın Gökcisimleri” (Near-Earth Objects ─ NEO) denen cisimlerin bilinen en büyük üçüncüsü. Bu büyüklüğüyle de genelde birkaç km çapında olan kuyrukluyıldızlar arasında da bir “ağır sıklet” (karşılaştırmak için: Dünya’ya 65 milyon yıl önce çarparak başta dinozorlar olmak üzere pek çok canlı türünün yok olmasına yol açan asteroidin çapının 10 km olduğu düşünülüyor.

NASA tarafından sürekli izlenen Dünya'ya Yakın Cisimlerin (NEO) Güneş çevresindeki yörüngeleri.

NEO denen grup,  gezegenlerin kütleçekimsel etkileşimleri sonucu, Güneş çevresindeki yörüngeleri Dünya’nınkiyle kesişen ya da yaklaşan gökcisimlerinden oluşuyor. Bunların büyük çoğunluğu, Güneş oluşurken çevresindeki sıcak disk bölümünde oluşan kayaç asteroidler. Bir kısmı da gaz ve toz diskinin Güneş’e uzak, soğuk kısımlarında oluşan kuyrukluyıldızlar.

Sayıları birkaç bini bulan gözlenebilir büyüklükteki NEOlar, genellikle Dünya ile Mars arasında bulunan Asteroid Kuşağı’ndan kütleçekim etkileşimleriyle kopan ve yörüngeleri Dünya yakınlarına kadar sokulan “avare” asteroidlerden oluşurken, bu sayının yüzde beş kadarı da “ölü” yani  içerdiği su ve gazı yitirmiş kuyrukluyıldızlardan oluşuyor.

Daha önce yeryüzündeki  optik teleskoplarla gözlenen 3552 Don Quixote’un hesaplanan yörüngesi, asteroidlerin alışılmış dairesel yörüngelerinden farklı  olarak bu cismin hem Dünya’ya yaklaşan, hem de Jüpiter’in çok ötelerine kadar gittiğini ortaya koymuş. Bu nedenle önceleri asteroid sanılan cismin, eliptik yörüngesiyle “ölü” (Güneş’e yaklaştığı her seferde buharlaşan gaz ve buzlarını yitirdiği için sonunda yalnızca kayadan ibaret kalmış) bir kuyrukluyıldız olduğu düşüncesi hakim olmuş.

Güneş Sistemi’nin oluşum artıklarından olan ve genelde kendileri için kullanılan “kirli kartopu” benzetmesine uygun olarak su, metan ve amonyak buzlarıyla tozdan oluşan kuyrukluyıldızlar genelde bir ya da birkaç km çapında cisimler. Kuyrukluyıldızlar, Güneş çevresinde iki ana depoda toplanmış bulunuyorlar.  Dünya’nın Güneş’e olan 150 milyon kilometrelik uzaklığına Astronomi Birimi (Astronomical Unit ─ AU) deniyor . Bu depolardan biri, Neptün’ün yörüngesinin dışında, Güneş’i  iç kenarı 30 AU, dış kenarı  55 AU uzaklıkta bir disk gibi çevreleyen Kuiper Kuşağı. Burada, kaya ve buzlardan oluşan ve bazıları artık “cüce gezegen” sayılan Plüton’unki kadar kütlelere ulaşabilen gökcisimlerinin yanısıra, sayıları 1 trilyon arasında tahmin edilen kuyrukluyıldız barınıyor. Küteçekim etkileşimleriyle Kuiper kuşağından kopan kuyrukluyıldızlar Güneş’e yaklaşan hayli  eliptik yörüngelere oturuyorlar ve bunlara kısa dönemli kuyrukluyıldızlar deniyor. İkinci ve daha büyük depoysa, Güneş’e 2000 AU’dan başlayıp 100.000 AU’ya kadar uzanan kalınlıkta bir küre gibi çevreleyen Oort Bulutu. Bu yapı da kalınlığı 2000 AU’dan başlayıp  20.000 AU’ya  kadar uzanan, kalın bir çörek biçimli “İç Oort Bulutu” ve onun dışında, kalınlığının  20.000 AU’dan başlayıp  – 100.000 AU’ya kadar uzandığı düşünülen, Güneş’in kütleçekiminin zayıflamış olması nedeniyle içeriğinin bir kısmının uzaya kaçtığı tahmin edilen “Dış oort Bulutu”. Dış bulutta birkaç trilyon kuyrukluyıldız bulunduğu, ancak asıl deponun, kat kat fazla sayıda kuyrukluyıldız içeren “İç Oort Bulutu” olduğu düşünülüyor.  Yakından geçen bir yıldızın, yıldızlararası gaz bulutlarının ya da Samanyolu’nun  kütleçekim etkileriyle buradaki kuyrukluyıldızlardan da bazıları Güneş’e yaklaşan ve periyodları binlerce yılı bulan yörüngelere oturuyorlar.

Ancak, uluslararası bir gökbilimciler ekibi Spitzer Kızılötesi Uzay Teleskobu’yla, bu cismin 2009 yılında Güneş’e en yakın, 2004 yılında da en uzak olduğu zamanlarda alınmış olan görüntüleri yeni analiz teknikleriyle  yeniden inceleyip netleştirince, en yakın konumdayken buharlaşan karbondioksit buzlarının çekirdek çevresinde  oluşturduğu bir gaz bulutu (koma) ve hafif bir kuyruk belirlenmiş. En uzak konumdaki 1904 görüntülerindeyse koma ve kuyruk yok. Bulgularını 10 Eylül 2013’te Londra’da Avrupa Gezegen Bilimleri Kongresi’nde açıklayan ekibe göre, 3552 Don Quixote’nin aktif bir kuyrukluyıldız olduğundan artık kuşku yok.

Ancak, uluslararası bir gökbilimciler ekibi Spitzer Kızılötesi Uzay Teleskobu’yla, bu cismin 2009 yılında Güneş’e en yakın, 2004 yılında da en uzak olduğu zamanlarda alınmış olan görüntüleri yeni analiz teknikleriyle  yeniden inceleyip netleştirince, en yakın konumdayken buharlaşan karbondioksit buzlarının çekirdek çevresinde  oluşturduğu bir gaz bulutu (koma) ve hafif bir kuyruk belirlenmiş. En uzak konumdaki 1904 görüntülerindeyse koma ve kuyruk yok. Bulgularını 10 Eylül 2013’te Londra’da Avrupa Gezegen Bilimleri Kongresi’nde açıklayan ekibe göre, 3552 Don Quixote’nin aktif bir kuyrukluyıldız olduğundan artık kuşku yok.

Kuyrukluyıldızlar Güneş’e yaklaştıkça, çekirdeklerindeki buzlar gaza dönüşerek tozları da birlikte sürükleyip çekirdek etrafında “koma” denen bir atmosfer  oluşturuyorlar. Bu atmosfer katmanı, Güneş’ten yayılan elektrik yüklü parçacıkların (Güneş rüzgarı) basıncıyla geriye doğru uzanan iki kuyruk oluşturuyor. Gazlardaki atomların elektron yitirip iyonlaşmasıyla ışıyan gaz ya da iyon kuyruğu (mavi) ve katı parçacıkların Güneş ışığını yansıtmalarıyla oluşan toz (beyaz)

 

REFERENCES

  • 1. University of Tennessee professor helps to discover near-Earth asteroid is really a comet”, University of Tennessee at Knoxvilee, 10 Eylül 2013
  • 2. “Cometary Activity in Near–Earth Asteroid (3552) Don Quixote” abstract, European Planetary Science Congress 2013
  • 3. http://solarsystem.nasa.gov/planets/profile.cfm?Object=KBOs&Display=OverviewLong