Hiç duymadığınız üç psikolojik saplantı
Sırf size kısa zamanda yapılması gereken tonlarca iş yükledikleri için okuldaki hocalarınızın “şeytani bir ruh” tarafından ele geçirildiklerini hiç düşündünüz mü?
Doğru. Hepimiz zaman zaman kendimizi garip hissederiz ama, eninde sonunda mantığımızın sesine kulak veririz. Ayrıca, deneyimlerimizi anlamlandırabiliriz (örn, arkadaşıma beni ektiği için kızdım, gizlice kurtadama döndüğü için değil) ve çoğunlukla da onlarla kendimize mantıklı bir dünya yaratabiliriz. Ancak kimileri için “gerçek” tarif edilmesi çok zor olan ve dış dünyaya baktıklarında bir türlü onaylayamadıkları bir kavramdır.
İşte, hayata ilişkin algılarınızı size sorgulatacak en garip ve ender rastlanan üç psikolojik yanılsama örneği:
Capgras: “Benim sevgilime benziyorsun ama burada bir yanlışlık var!”
Sevgilinizin vesikalık fotoğrafına baktığınızı hayal edin. Ne hissederdiniz? Büyük bir ihtimalle, kalbiniz normalden biraz daha hızlı atmaya başlardı ve heyecandan sanki karnınızda kelebekler uçuşuyormuş gibi hissederdiniz. Ne yazık ki, bir Capgras hastası aynı durum söz konusu değil; tanıdığı birinin yüzüne baktığında bu duyguların hiçbirini hissedemiyor.
Capgras, size duygusal olarak yakın birinin (örn, annenizin) bir sahetkârla yer değiştirdiğine dair geliştirdiğiniz akıl dışı bir saplantıdır. Fransız doktor Joseph Capgras, bu durumu ilk açıklayan hekimlerden biri olduğu için sendrom da “Capgras” ismi ile anılır.
Bu sendromla ilgili en garip şeyse, hastaların gözleri önündeki kişiler sevdiklerine tıpa tıp benziyor olmasına rağmen aralarındaki duygusal bağın kaybolmuş olması.
Likantropi: “Ben bir kurtadamım”
Hepimiz o meşhur kurtadam filmlerini biliriz. Hani, her dolunayda puslu ay ışığı altında, dayanılmaz derece acı veren kurtadam dönüşümüyle ekrandakileri kendine hayran bırakan o büyüleyici ve yakışıklı genç oyuncunun oynadığı filmler. Kurtadamların ait oldukları tek yer tabii ki sinema ekranları. Yine de, bazıları için bu insandan-kurda olağanüstü dönüşüm, basit bir hayal ürününden ibaret değil.
Likantropların, kurda dönüştükleri gibi ya da böyle bir dönüşüm sürecinde oldukları gibi mantığa sığmayan inançları vardır. Klinik vaka örnekleri bu kişilerin kendilerini sadece kurt gibi hissetmediklerini, aynı zamanda öyleymiş gibi davrandıklarını da gösteriyor. Örneğin, likantropi teşhisi konmuş hastalarda homurdanma, sürünme ve hatta uluma davranışları bile görülebiliyor.
“Likos” sözcüğü Yunanca’da gerçekten de “kurt” anlamına geliyor; ancak bu hayal ürünü insandan-hayvana dönüşüm yalnızca kurtlarla sınırlı değil. Likatroplar kendilerinin başka hayvanlara, hatta arı ve kurbağaya bile dönüştüklerine inanabiliyorlar.
Haşarat saplantısı (Delüzyonel Parazitoz) “Böcekler etrafımı sardı!”
Aman bu psikiyatri jargonunun sizi korkutmasına izin vermeyin!
Tüm vücudunuzda sanki böcekler dolanıyormuş gibi sürekli kaşındığınızı farz edin. Ama daha geçen hafta gittiğiniz dermatoloğunuz dahil hiç kimse vücudunuzda tek bir böcek ısırığına bile rastlayamadı. Kimsenin sizi ciddiye almadığını düşünerek, nerdeyse tüm gününüzü sivrisinek kovalamakla ve “belki iyi gelir“ düşüncesiyle vücudunuza koruyucu yağlar sürerek geçiriyorsunuz.
Haşarat saplantısı gerçekten de böylesine içler acısı bir tablo oluşturabilir. Hastalar, uzmanlardan defalarca aksini duymuş olsalar da, parazitler (veya böcekler) tarafından istilaya uğradıklarına inanırlar. Ama, B12 Vitamin eksikliğinin ya da karaciğer ve böbrek hastalıklarının DP’ye sebep olabileceklerinin altını çizmekte fayda var. Tabii, başka psikiyatrik problemler de (örn, şizofreni) DP semptomlarını beraberinde getirebilir.
Sadece mantık dışı bir saplantı mı?
Gerçekle hiçbir bağlantısı olmayan bu saplantılar düşüncelerimizi kontrol edemediğimiz anlamına mı geliyor? Araştırmalar tam tersini söylüyor; bulgular aksi yönde. Psikolojik yanılsamaları derinlemesine ele aldığı yazısında, Macquarie Üniversitesi’nden (Avustralya) Bilişsel Psikoloji Profesörü Max Coltheart, mantık dışı düşüncelerin sağ beynin uğradığı bir hasarla ilişkili olduğuna dair çok sayıda bilimsel araştırmadan söz ediyor (özellikle Capgras sendromu için). Bu da gösteriyor ki, sanrılar ve saplantılı düşünceler tek başlarına olagelmiyor; bu tür düşünceler beynin ”devre şemalarının” hatalı bir şekilde bağlanmasından kaynaklanıyor olabilir.
Sonuç olarak, böylesine nadir vakalar beynimizin garipliklerini daha iyi anlamamıza yardımcı oluyorlar. Psikolojik saplantılar hakkında yapılan bilimsel araştırmalar sayesinde yaşantımızın hayal ürünü taraflarını da daha farklı bir şekilde görmüş oluyoruz.
Daha fazlası için sinirbilimci Vilayanur Ramachandran’ın TED Konferansları kapsamında yaptığı konuşmayı önerebiliriz http://www.ted.com/talks/vilayanur_ramachandran_on_your_mind
REFERENCES
- 1. Coltheart, M. (2005). Delusional belief. Australian Journal of Psychology, 57, 72-76.
- 2. Garlipp, P., Gödecke-Koch, T., Dietrich, D. E., & Haltenhof, H. (2004). Lycanthropy - psychopathological and psychodynamical aspects. Acta Psychiatrica Scandinavica, 109, 19-22.
- 3. Sayar, G. H., Kağan, G. & Özten, E. (2014) Man transforming into wolf: A rare case of clinical lycanthropy. The Journal of Neurobehavioral Sciences, 1 (2), 50-51. doi:10.5455/JNBS.1401371806
- 4. Sawant, N. S., & Vispute, C. D. (2015). Delusional parasitosis with folie á deux: A case series. Industrial Psychiatry Journal, 24, 97-98.