Ah keşke bir glikoz molekülü kadar küçülsek ve kan-beyin bariyerini aşarak uyuyan beyne doğru melatoninle işleyen bir yolculuğa çıksak. Kim bilir, nasıl bir macera olurdu?
Usul usul gelen uyku
Araştırmacılara göre uyku, beynin bir süreliğine yaşadığı şuur dışı bir “durumdan” öte, birbirini tekrar eden evrelerden oluşan bilişsel bir süreç. Bu evreler iki ana kategoriye ayrılıyor: REM (hızlı göz hareketleriyle tanımlanan uyku evresi) ve NREM (REM’in dışındaki tüm diğer evreleri kapsar). Toplamda 90 dakika süren bu evrelerden gece boyunca 6 kez geçeriz. Yanı sıra, bilim insanları, kişinin uyurken hangi evreden geçtiğini EEG adı verilen aygıtlar yardımıyla takip edebiliyorlar.
“Uyku moduna” beyin dalga boylarının uzamaya başlaması ve dalga hızının düşmesiyle gireriz (Ayıkken dalga boyları kısa ve dalgalar hızlıdır). NREM evresinde vücut, doğal işlevlerini oldukça yavaşlatır.
1. Evrede (E1), vücut gevşemeye başlar ve ani, tepkisel sıçramalar yaşanabilir
2. Evrede (E2), göz hareketleri azalır ve beyin dalgaları yavaşlar
Aynı zamanda “yavaş dalga uykusu” olarak da anılan 3. Evrede (E3), tansiyon düşer, solunum yavaşlar ve vücut artık hareketsizdir.
Öğrenme ve vücut hücrelerinin yenilenmesiyle ilgili beyindeki çoğu önemli değişiklik E3’te meydana gelir. Bununla ilgili olarak, kişinin uyanık kaldığı süreyle, E3’te geçirilen zaman ters orantılıdır. Yani, ne kadar uzun süre uyanık kalırsak, bu evrede de o kadar fazla zaman geçiririz. Bu da akıllara şunu getirmekte: beyin vücudun ne kadar uykuya ihtiyaç duyabileceğini çok yakından takip ediyor. Vücut derin uykudan mahrum bırakıldığında, beyin bu durumu, bizi E3’te daha fazla tutarak karşılıyor. Dolayısıyla, derin uykunun, vücut sağlığı için paha biçilmez olduğu söylenebilir.
REM ve rüyalar
Gecenin sonuna doğru REM’de geçirdiğimiz süre artar. Rüyalarımızı da çoğunlukla REM evresinde, sabah uyanmadan önce görürüz.
Bu evre, gözlerin hızlı hareketleriyle tanımlanır (gözler, göz kapağının altında sürekli titrer)
Vücut adeta donar – beyin aktiftir fakat beden kasları hareketsizdir
Nabız artar ve soluk alıp verme hızlanır
Eğer vücudumuzdaki kaslar kaskatı kesilip hareketsiz hale gelmeseydi, rüya görürken, kendimize ya da başkalarına zarar verebilirdik. Bu nedenle de, gece kâbus görmüş olsak bile (özellikle final haftası öncesi), sabah kendimizi tekrar yatağın içinde buluyoruz.
Kısacası, hayat uykusuz olmaz. Bununla beraber uykuya yalnızca vücuttaki toksinlerin atılması için ihtiyaç duymayız, öğrenilen bilgilerin beyinde daha kalıcı bir hale gelmesi için de, gece iyi bir uyku çekmek gerekir. Bu yüzden, şu hayatta taviz veremeyeceğiniz bir şey varsa, o da, size kattığı fiziksel ve psiko-sosyal faydalarıyla uyku olmalı.
REFERENCES
- 1. Porkka-Heiskanen, T., Zitting, K.-M., & Wigren, H.-K. (2013). Sleep, its regulation and possible mechanisms of sleep disturbances. Acta Physiologica, 208, 311-328.
- 2. http://sleepdisorders.sleepfoundation.org/chapter-1-normal-sleep/stages-of-human-sleep/
- 3. http://www.biltek.tubitak.gov.tr/gelisim/psikoloji/ruyalar.htm