
Neden Ağlarız?
Milyonlarca yıldır evrimleşmekte olan türümüze rağmen kendimizi hâlâ çaresiz hissedip, umutsuzluğa kapılabiliyoruz. Omzumuza ne kadar “beyin gücü” yüklenmiş olsak da duygularımızı entellektüelliğimizle atlatmak mümkün değil. Nereden bakarsak bakalım, neokorteksin altında hâlâ aynı sürüngen beyni ile donatılmış durumdayız.
Duygular hayatımızda önemli bir amaca hizmet ederler. Psikolog Susan David’in Duygusal Çeviklik kitabında anlattığı gibi, duygular işaret tabelaları gibidirler; ihtiyaçlarımızı tanımlamamıza yardım ederek, arzuladığımız şeylerin peşinden gitmemizi sağlarlar.
Duygularımızla sürekli baş başa kalmak elbette kolay değildir, özellikle de acı veren ve rahatsız edici duygularla. Ağlamak kırılgan tarafımızı öne çıkarsa da, zorlayıcı duygusal deneyimlerin rahatsız edici ağırlığıyla baş etmenin de bir yöntemidir.
Hatta araştırmalara göre ağlamak yalnız bizim türümüze özgü bir davranış. Fakat, at ve köpek gibi hayvanların – hatta timsahların – ağladığını gösteren bazı örnekler de var; ancak bunlar en iyi ihtimalle sadece birer anekdot.
Tilburg Üniversitesi’nden Profesör Ad Vingerhoets ve meslektaşlarının yaptığı çalışmalar, gözyaşlarımızın ihtiyaçlarımızı çevremizdeki insanlara iletmemize yardımcı olduğunu gösteriyor.
Gözyaşının temel görevi
Gözyaşlarının temel görevi gözleri koruyup nemlendirmektir. Eğer göz kuruluğundan şikâyetçiyseniz, göz damlası en iyi arkadaşınız olabilir.
Bir de uzmanların “refleks gözyaşı” adını verdiği, bizi rüzgâr ya da toz gibi çeşitli çevresel etmenlerden koruyan gözyaşlarına sahibiz. Gözyaşları gözün hemen üst kısmında bulunan lakrimal bez (gözyaşı bezi) tarafından üretilir. Lakrimal bezin oluşturduğu gözyaşı filmi bariyer görevini görerek gözün yüzeyini korur ve gözün kirden arınmasını sağlar.
Lakrimal bezin bir diğer görevi de ağladığımızda akan gözyaşlarını üretmesidir. Ağladığımızda akan gözyaşı, refleks gözyaşlarından biraz farklıdır çünkü her gözyaşında bulunan enzim, yağ ve elektrolitlerin yanı sıra içinde daha çok protein barındırır. Ağladığımızda akan gözyaşında bulunan yüksek protein miktarı büyük olasılıkla gözyaşlarını daha yapışkan yaparak başkalarına da yanağımızdan süzülen yaşları fark etmeleri için uzun bir zaman verir.
Neden ağlarız?
Bilinenin aksine, sadece üzgün hissettiğimiz için ağlamayız. Vingerhoets ve meslektaşlarının yaptıkları çalışmalara göre umutsuzluk, yas ve memleket hasreti gibi çok çeşitli duygu durumu ağlamamıza sebep olabilir. Ayrıca, mezuniyet törenlerinde ve düğünlerdeki sevinç gözyaşlarını da unutmamak gerek.
Bir başka şaşırtıcı bulgu ise fiziksel ağrı ya da acının yaşımız ilerledikçe bizi o kadar ağlatmıyor olması. Vingerhoets ve alanda çalışan diğer araştırmacıların çalışmalarına göre en çok problemlerimizle baş edecek kadar yeterli kaynağa sahip olmadığımızı hissettiğimizde ağlarız. Belirsizliğin ve kaybettiğimiz şeylerin karşısında çaresiz hissetmek bizi iki göz iki çeşme ağlatabilir – örneğin, 2020 değil mi?
Tüm bunlar ağlamanın, yanımızdaki kişiye kendimizi bir şekilde yetersiz hissettiğimizi ve yardıma ihtiyaç duyduğumuzu göstermenin bir yolu olduğu anlamına geliyor. College London Üniversitesi’nden Profesör Michael Trimble gibi araştırmacılara göre kırılganlıklarımız bizi insan olarak birbirimize bağlıyor.
Evrimsel bağlamda ise birinin ağladığına şahit olmak içimizdeki empati ve şefkat duygularının artmasını sağlayabilir, böylelikle de sosyal bağlanmayı destekleyebilir. Dolayısıyla empati kurduğumuz birinin acısına ortaklık etmek daha kolay olacaktır. Bunların yanı sıra, Vingerhoets, ağlamanın katartik özelliğinin arkadaşlarımız ve ailemizden gelen rahatlatıcı tepki sonucunda ortaya çıkabileceğini öne sürüyor. Başka bir deyişle, ağlamak kendimizi daha iyi hissettirmiyor, aksine, bizi daha iyi hissettiren çevremizdeki insanlardan aldığımız sevgi dolu yanıt oluyor.
Temel çıkarım
Ağlamak insan olarak doğamızın eşsiz bir parçasıdır ve üzgün hissetmenin yanı sıra birçok farklı nedenden dolayı gözyaşlarına boğulabiliriz. Hislerimizi her zaman kelimelerle ifade edemeyebiliriz; gözyaşlarımız hayatımızdaki kişilerle derin ve kalbimizi ısıtan bir şekilde iletişim kurmamıza yardımcı olur.
REFERENCES
- 1. Bylsma, L. M., Gračanin, A., & Vingerhoets, A. J. J. M. (2019). The neurobiology of human crying. Clinical Autonomic Research, 29, 63-73. https://doi.org/10.1007/s10286-018-0526-y
- 2. Gračanin, A., Bylsma, L. M., Vingerhoets, A. J. J. M. (2018). Why only humans shed emotional tears. Human Nature, 29, 104-133. https://doi.org/10.1007/s12110-018-9312-8
- 3. https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK532914/
- 4. https://time.com/4254089/science-crying/
- 5. David, Susan., Duygusal Çeviklik (2018).