#

Kampüse Döndük, Şimdi Ne Olacak?

Bilim Dalları
Etiketler

Tebrikler! Pandemiyi atlattınız ve sonunda gerçekten bir öğrenci olduğunuzu hissederek kampüse geri döndünüz. 

Geçtiğimiz 1,5 yıl birçok üniversiteli için oldukça zordu. Pandemi başladığında öğrenciler – ve akademisyenler- üniversitelerin genellikle sunduğu kaynaklardan uzak kaldılar. Artık kütüphanede yaptığımız grup çalışma seansları, canlı seminerler ve kampüs etkinlikleri geride kalmıştı.

Şimdi kampüse geri döndüğünüze göre üniversite hayatına yeniden alışmak için neler yapabilirsiniz?

Aidiyet hepimizin ihtiyaç duyduğu bir his. Kingston Üniversitesi’nden Dr. Hilda Mulrooney ve Dr. Alison Kelly’nin yaptıkları bir çalışmaya göre, üniversitelerin kampüsleri öğrencilere güvenli bir ortam sağlarken onlara aidiyet duygusu da aşılıyor. Araştırmacılar üniversitelerin birden fazla amaca hizmet ettiklerini ileri sürüyorlar. Üniversiteler öncelikle eğitim, bilim, öğretim ve araştırma için tasarlanan alanlar olsalar da, aynı zamanda toplulukları besleyen mekânlar olarak da bir anlam ifade ederler. 

Geçtiğimiz yıl pandemi, ne yazık ki öğrencilerle üniversite kampüslerindeki fiziksel mekânlar arasındaki ve bu sebeple de birbirleriyle olan bağı kopardı. Dolayısıyla üniversite ortamına yeniden alışmak başlarda biraz stresli olabilir. Ancak aidiyet ve güven hislerini yeniden yeşertmek için yapabileceğimiz şeyler var.

Sınırlarınızın farkında olun

Yeniden başka insanlarla bir arada olmak sizi bunaltabilir ve strese sokabilir. Kampüs hayatına yeniden alışma sürecinde kendinizi sanki yeniden okula başlıyormuş gibi hissetmeniz tamamen normal.  

Psikolog ve ödüllü yazar Dr. Doreen Dodgen-Magee, In-Person Life Is Exhausting: Post-Pandemic Socializing” başlıklı makalesinde, pandemi başladığından beri yüz yüze iletişim becerileri uygulamadığımız gerçeğini bize hatırlatıyor. Hayatımızı bir yılı aşkın süredir e-postalar, elektronik mesajlaşmalar ve görüntülü görüşmeler üzerinden yaşıyoruz!

Gerçek hayata geçişi ruh sağlığımız açısından kolaylaştırmak için Dr. Dodgen-Magee’ye göre sosyal etkinlikler yerine kendimize daha çok zaman ayırmalıyız. Sosyalleşmek zaman zaman cazip gelse de zihinsel ve duygusal kapasitenizin dışına çıkmayı gerektirecek şekilde kendinizi sosyal olmaya zorlamanıza gerek yok.  

Radikal özşefkat geliştirin

Kendilerine karşı daha şefkatli olan öğrencilerin derslere daha çok katıldıklarını ve aidiyet duygusunu geliştirme olasılıklarının daha yüksek olduğunu biliyor muydunuz?  

Austin, Texas Üniversitesi’nden Dr. Phoebe Long ve Dr. Kristen Neff’in yaptıkları bir çalışma özşefkat seviyesi yüksek olan öğrencilerin derste soru sorma, yardım isteme ve ders çıkışında hocalarıyla konuşma olasılıklarının daha fazla olduğunu ortaya koyuyor. Long ve Neff’e göre özşekfatli olmak öğrencilerin performans kaygısı ve değerlendirme korkusu gibi duygularını daha iyi düzenleyebilmelerini sağlıyor. 

Özşefkati, kendinize de tıpkı yakın bir arkadaşınıza davrandığınız gibi davranmak olarak düşünebilirsiniz. Ancak Dr. Kristen Neff’e göre bazen dik durup hayır dememiz, sınırlarımızı çizmemiz veya adaletsizliğin karşısında durmamız da gerekiyor. Radikal özşefkat ise ihtiyacımız olduğunda kendimize karşı nazik fakat kararlı olabilmek anlamına geliyor. 

Üniversiteye geri dönerken unutmayın ki, birçok zorluğu geride bırakıyorsunuz ve gerçek hayatın akışına uyum sağlamak biraz zaman alsa da bu tamamen normal.

Meraklı, şefkatli ve nezaketle kalın. 

REFERENCES

  • 1. Mulrooney, H.M. & Kelly, A.F. (2020). The university campus and a sense of belonging: What do students think? New Directions in the Teaching of Physical Sciences, 15. DOI:10.29311/ndtps.v0i15.3590
  • 2. In-person-life-is-exhausting-post-pandemic-socializing
  • 3. Long, P., & Neff, K. D. (2018). Self-compassion is associated with reduced self- presentation concerns and increased student communication behavior. Learning and Individual Differences, 67, 223-231. https://doi.org/10.1016/j.lindif.2018.09.003