#

Yeni Cüce Gezegenler Günes Sistemi’ni Genişletiyor

Bilim Dalları

Geçtiğimiz 27 Mart’ta şöyle irisinden ikinci bir cüce gezegenin keşfinin açıklanması, Güneş Sistemi’nin, Neptün’ün yörüngesinin dışında bazıları Plüton kadar büyük buz ve kayadan oluşmuş gökcisimleriyle kuyrukluyıldızları barındıran disk biçimli Kuiper Kuşağı’nın çok ötelerine kadar uzandığı yolundaki kanıtları güçlendirdi.

Keşfin daha dramatik yanı, hem yeni cismin hem de çok daha uzaklarda var olduğu düşünülen bir kuşakta toplanmış Güneş Sistemi oluşum artıklarının yörüngelerini etkileyen Dünya’nın 10 katına kadar büyüklükte dev bir gezegenin varlığına işaret ediyor olabileceği.

Geçici olarak 2012 VP 113 adı verilen (ama Amerikalıların, Başkan Yardımcısı demek olan Vice President unvanının kısaltılmışı olan VP harfleri nedeniyle şimdiki  başkan yardımcısına atfen Biden adını taktıkları) yeni cüce gezegenin, Güneş’e en yakın noktası 80 AU (Astronomy Unit – Astronomi Birimi) olan bir yörüngede hareket ettiği ve çapının yaklaşık 450 km olduğu hesaplanıyor (Gökbilimde genelde gezegenlerin yıldızlarına uzaklığı için kullanılan bir standart ölçü birimi olan AU, ortalama Dünya-Güneş mesafesi olan 150 milyon km’ye karşılık geliyor). Böylelikle, 2012 VP113’ün, 2003’te keşfedilen, iki kat büyüklükteki (995km) Sedna’nınkinden de uzak bir yörüngeye sahip olduğu anlaşılıyor. Sedna’nın yörüngesinin Güneş’e en yakın noktası, 76 AU uzaklıkta.

Güneş Sistemi uzun süredir uzaklıkları ve genişlikleri AU birimiyle gösterilen üç ayrı bölümle tanımlanıyordu. Güneş’e en yakın olanlar, yörünge uzaklıkları 0.39 ile 4.2 AU arasında değişen Dünya ve asteroidler gibi, kayaç gezegenler. Gaz devleri, 5 ve 30 AU arasındaki uzaklıklarda sıralanıyorlar. Buz ve kayadan oluşmuş binlerce cismi (ve bu arada 2006 yılında gezegenlikten “cüce gezegen” statüsüne indirillen Plüton’u)  içeren Kuiper Kuşağı, 30-50 AU arasına yayılmış bulunuyor. Bu sınırın ötesinde, (çok daha küçük beş başka cisim sayılmazsa) yalnızca Sedna belirlenebilmişti. 

Gökbilimciler, yeni ortaya çıkan Güneş’in yakınlarından, gaz devi gezegenlerin kütleçekim etkileşimleriyle uzaklara fırlayan oluşum artıklarının Oort Bulutu denen bir yapıyı meydana getirdiğini varsayıyorlar.
   
İç Oort Bulutu’nun, bir çörek biçiminde 2000 -20.000  AU arasına yayıldığı ve 20.000-50.000 (hatta bazılarına göre 100.000-200.000 AU) arasını dolduran küre biçimli Dış Ort Bulutu’ndan yüzlerce hatta binlerce kat daha fazla kuyrukluyıldız çekirdeği  içerdiği düşünülüyor. Dış bulutun, (su, metan, eten, karbondioksit, hidrojen siyanit vb.) buzlarından oluşmuş, yaklaşık 1 km çaplı birkaç trilyon, ve çapları 20  km’ye kadar olan milyarlarca cismi barındırdığı sanılıyor. Bu cisimlerin birbirlerine  on milyonlarca km uzak olduklarına inanılıyor. Bu muazzam sayılara karşın dış bulutun yalnızca 5 Dünya kütlesi kadar olduğu tahmin edilen toplam kütlesi, yapının seyrekliği konusunda fikir veriyor. İç Oort Bulutu’nun kütlesi için yürütülmüş bir tahmin bulunmuyor.  Bu  muazzam uzaklıklarda dış bulut, yakından geçen yıldızların, hatta Samanyolu’nun kendisinin yol açtığı kütleçekim etkilerine açık.  Bu etkilerin, kuyruklu yıldız çekirdeklerinden bazılarını yörüngelerinden sökerek , rastgele açılarla İç Güneş Sistemi’ne doğru binlerce, hatta milyarlarca yıl sürebilen uzun yolculuklara çıkardığı ya da dış uzaya savurarak kuyrukluyıldız nüfusunu azalttığı sanılıyor. (Kuiper Kuşağı cisimlerinin yörüngeleriyse genelde gezegen yörüngeleri düzlemiyle örtüşüyor.) Buna karşılık iç buluttan sürekli olarak kaçan kuyrukluyıldızların, dış bulutun kayıplarını karşıladığı, ve dış bulutun milyarlarca yıldır varlığını sürdürebilmesini açıkladığı düşünülüyor

 

REFERENCES

  • 1. “Solar System’s edge redefined” Carnegie Institution, 26 Mart 2014
  • 2. “Oort cloud”, http://en.wikipedia.org/wiki/Oort_cloud