#

Tarihin İlk Öpücükleri

Bilim Dalları
Etiketler

İnsanlar neden öpüşüyor, hiç düşünmüş müydünüz?

Bilim insanları, romantik ilişki düzeyinde öpüşmenin tarihini ve evrim sürecinde sosyal bir davranış biçimi olarak neden ve ne zaman başladığını merak ediyor. Arkeolojik kaynaklara göre şimdiye kadar bilinen en eski kanıt, Hindistan’da bulunan ve MÖ 1500 yılına ait olduğu düşünülen bir el yazmasından. Fakat uzmanlar, Mezopotamya ve Mısır’da bundan bin yıl öncesine dayanan çeşitli kanıtların varlığını da unutmamak gerektiğini belirtiyor. Dolayısıyla, tarih içinde nasıl ortaya çıktığı tam olarak bilinmeyen bu davranış biçiminin tek bir coğrafyada değil, birden fazla kültürde birbirinden bağımsız olarak kabul görmeye başladığı düşünülüyor.

Science dergisinde yayımlanan yeni bir makaleye göre atalarımızın romantik ilişkilerde öpüştüğünü açıkça gösteren çok sayıda kil tablet bulunuyor. MÖ 1900-1595 yılları arasına tarihlenen bir tablette ise, çevirmen Nathan Wasserman’a göre okuduğumuz ‘‘Üst dudağım terliyor, alt dudağım titriyor! Ona sarılacağım ve öpeceğim’’ dizeleri şüpheye pek yer bırakmıyor. MÖ 1800 yıllarına tarihlenen iki tablette, mesele yine açıkça ortaya konmuş; birincisi, evli bir kadının beklenmedik bir öpücükle nasıl kendini kaybettiğini, diğeri ise bekâr bir kadının tanıdığı bir erkeği bir daha asla öpmeyeceğine ant içmesini anlatıyor. Aradan binlerce yıl geçse dahi, insani duygularımızın pek değişmediğini söyleyebiliriz.

Araştırmada, iki farklı öpüşme biçimi ayrı ayrı ele alınıyor; arkadaşça veya aile bireyleri arasındaki öpücükler ve romantik öpüşmeler. Dostane öpücükler tarih boyunca tüm coğrafyalarda görülüyorken, romantik öpüşmeler daha çok toplumsal sınıflara ayrılmış kültürlerde karşımıza çıkıyor (veya yalnızca bu karmaşık sosyal yapıya sahip toplumlardan kalan arkeolojik kayıtlara ulaşabiliyoruz). Bu romantik, öpücüklerin, salyadaki ve nefesteki kimyasal ve hormonal ipuçlarını değerlendirmek ve potansiyel eşin uygun olup olmadığını anlamak için biyolojik düzeyde ortaya çıktığı tahmin ediliyor. Ayrıca, eşleşmiş bireyler arasındaki bağlılığı ve üreme hedefli cinsel arzuyu güçlendirme amacı taşıdığı da düşünülüyor. Dudaktan dudağa öpüşmenin yakın akrabalarımız bonobolarda (Pan paniscus) yaygın olduğunu unutmamak gerekir. Ayrıca, şempanzeler (Pan troglodytes) arasında da sosyal ilişkileri düzenlemek amacıyla platonik öpüşme gözlemlenmiş.

Bilim insanlarını bu konuyu araştırmaya iten mesele yalnızca davranış bilimiyle ilgili değil. Öpüşmenin bir yan etkisi var, bu da hastalıkların yayılması. Ağızda yaşayan Methanobrevibacter oralis bakterisinin bulaşıcılığını inceleyen bir grup uzman, Neandertaller ile modern insanlar arasında dudaktan öpüşmenin 100.000 yıl önce dahi mümkün olduğunu düşünüyor. Binlerce yıl öncesine ait mikrobik genom incelemeleri, öpüşmeyle bulaşabilen organizmaların tarih öncesi dönemden bu yana bizimle olduğunu gösteriyor. DNA analizleri, herpes simplex virüs 1 (HSV-1), Epstein-Barr virüsü ve parvovirüs B19 gibi bulaşıcı hastalıkların atalarımız arasında yaygın olduğunu belirtiyor ve bunların yayılmasında öpüşmenin önemli bir etken olabileceği öne sürülüyor. Bu incelemelere göre, öpüşme alışkanlığı antik dönemlerde tüm kültürlerde yaygındı ve ağız yoluyla bulaşan hastalıklar kültürlerarası etkileşim nedeniyle aniden ortaya çıkmadı. Yani, beş bin yıl önce Akad topraklarına gelen Hintli bir turist, muhtemelen, “Haydi öpüşelim, öpüşmek çok güzel” demedi, dediyse bile “Tamam o zaman!” cevabını almadı.

Tüm bunlar, arkeolojik kanıtların genetik araştırmalarla ele yürüdüğü, disiplinlerarası araştırmacılığın ilginç örneklerinden birini ortaya koyuyor. Öpüşmenin kültürel ve evrimsel gerekçelerini tam olarak bilmiyorsak da bunun insan sağlığına etkileri hakkında bir fikir yürütebiliyoruz.

REFERENCES

  • 1. https://www.smithsonianmag.com/science-nature/humanitys-first-kiss-was-earlier-than-we-thought-180982206/
  • 2. https://phys.org/news/2023-05-humanity-earliest-mesopotamia-years.html
  • 3. https://www.science.org/doi/10.1126/science.adf0512