
Nobel13
2013 yılı Nobel Fizik Ödülü, parçacıklara kütlelerini kazandırdığı için fizikçilerce şaka yollu “Tanrı Parçacığı” diye adlan dırılan Higgs Bozonu’nun varlığını yaklaşık yarım yüzyıl önce öngören İskoçyalı fizikçi Peter Higgs ile, Belçikalı meslektaşı François Englert’e verildi.
Avrupa Nükleer Araştırmalar Merkezi CERN’de bulunan dünyanın en büyük parçacık hızlandırıcısı olan Büyük Hadron Çarpıştırıcısı (LHC)’de 27 kilometrelik halka biçimli yeraltı tünelinde güçlü süperiletken mıknatıslarla ışık hızının yanıbaşına kadar hızlandırılan protonların kafa kafaya çarpıştırılmasıyla yürütülen deneyler sonunda 2012 Temmuzunda Higgs parçacığının varlığının belirlendiği açıklanmıştı. LHC’de iki ayrı dev dedektörle çalışan iki grubun kütlesini 125 ve 126 GeV (milyar elektronvolt) olarak açıkladığı parçacığın keşfiyle atomaltı ölçeklerde etkileşen parçacıklar ve doğa kuvvetlerini açıklayan “Standart Model” tamamlanmış oldu. Ancak 2012 ve 2013 yıllarında dünya fizik camiasının beklentilerine karşın Nobel Ödülleri Komitesi, ödülü neredeyse ömürlerini parçacığın keşfi için yürütülen çalışmalara hasretmiş araştırmacılar yerine iki kuramcıya vermeyi yeğledi. Bunda, Nobel komitesinin dünyanın en prestijli ödüllerini dağıtırken, yeni keşiflere ihtiyatla yaklaşmasının, keşfin “yerine oturmasını” ve yeni araştırmalarla doğrulanmasını beklemesinin rol oynadığı düşünülüyor.
Tıp Ödülü hücre trafikçilerine
Resmi adıyla 2013 Nobel Fizyoloji ya da Tıp Ödülü, birbirlerinden bağımsız olarak hücre içi molekül taşınımının mekanizmalarını ortaya çıkaran üç araştırmacı arasında paylaştırıldı.
California Üniversitesi’nden (Berkeley) Randy Schekman, 1970’li yıllarda maya hücreleriyle yürüttüğü çalışmalar sırasında hücre içi protein taşınımının iyi işlememesi sonucu taşıyıcı keseciklerin hücrede yığılmasına yol açan mutasyon geçirmiş genleri bularak hücre içi trafiğin normal şartlarda nasıl işlediğinin anlaşılmasını sağlamıştı. Şimdi Yale Üniversitesi’nde olan James Rothman 1980’li ve 90’lı yıllarda Stanford ve Princeton Üniversiteleriyle, Memorial Sloan Kettering Kanser Enstitüsü’nde bir protein kompleksinin hücre içindeki ya da hücreye dışarıdan gelen kesecikler üzerindeki proteinlerin hedef zarlara yapışıp kaynaşmasını nasıl sağladığını ortaya koymuştu. Stanford Üniversitesi’nden Thomas Südhof ise, Almanya’dan 1982 yılında geldiği Texas Üniversitesi Güneybatı Tıp Merkezi’nde benzer hücre içi taşınım üzerindeki çalışmaları ve komşu beyin hücreleri arasında kimyasal mesajların iletim mekanizmasını açıklamıştı.
Martin Karlplus araştırmalarını Harvard ve Strasbourg Üniversiteleri'nde yürütüyor (solda), Michael Levitt, Stanford Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde araştırmacı (ortada), Güney California Üniversitesi'nden Profesör Arieh Warshel (sağda).
Kimya Ödülü modelleme programcılarına
1913 yılı Nobel Kimya Ödülü,moleküller arasında yıldırım hızıyla gerçekleşen kimyasal tepkimelerin izlenebilmesini sağlayan bigisayar programları geliştiren bilimcilere verildi. Amerikan ve Avusturya vatandaşı olan ve çalışmalarını Harvard Üniversitesi ile Strasbourg Üniversitesi’nde (Fransa) sürdüren Martin Karplus, Stanford Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden İsrail asıllı Amerikan, ve İngiliz vatandaşı Michael Levitt ve Güney California Üniversitesi’nden Amerikan ve İsrail vatandaşı Arieh Warshel 1970’li yıllarda geliştirdikleri molekül ve tepkime modelleme programlarıyla ödüle layık görüldüler. Daha önce küçük toplar ve çubuklarla yapılan modellemeler, hem moleküllerin karmaşıklığı, hem de kimyasal tepkimelerin mikrosaniyeler düzeyindeki hızları nedeniyle yetersiz kalıp, tepkimelerin dinamiği ve evrelerinin anlaşılmasına izin vermiyordu. Üç araştırmacı tarafından geliştirilen bilgisayar programlarının, hem klasik fiziğin, hem de kuantum mekaniğinin avantajlarını birleştirerek denklemlerin çözülmesine, yeni malzemelerin sentezlenmesine, bileşimlerin yapılarının çözümlenmesine, hatta ilaçların etkilerinin baştan öngörülebilmesine olanak sağladığı belirtiliyor.
REFERENCES
- 1. ScienceNOW