#

Evrende Yaşam Sonra Fışkıracak

Bilim Dalları

Günümüzdekinin 1000 katı..!

Gökbilimcilere göre Dünya üzerindeki yaşam, ender bir erken doğum vakası; yaşamın evrende yayılması uzak bir gelecekte olacak.

Evren 13,8 milyar yaşında, ama Dünya henüz 4,5 milyar yılını doldurdu. Bu durumda ilk bakışta yaşamın başka gezegenlerde de ortaya çıkması için yeterli zaman geçmiş görünüyor. Ancak yeni bir kuramsal çalışmaya göre evren yaşamın kök salıp yayılması için henüz uygun değil.

Harvard-Smithsonian Astrofizik Merkezi’nden Avi Loeb yönetimindeki ekip, öngörüsünü yıldızların kütle ve yaşlarına dayandırıyor. Loeb’e göre tanıdığımız biçimde yaşam, evreni ortaya çıkaran Büyük Patlama’dan 30 milyon yıl sonra, çok büyük kütleli ilk yıldızlar kısa sürede ömürlerini noktalayıp süpernova patlamalarıyla yok olurken uzaya saçtıkları karbon ve oksijen gibi yaşam için gerekli elementlerle mümkün hale geldi. Yaşamın ortadan kalkmasıysa en küçük kütleli yıldızların 10 trilyon yıl sonra ölmeleriyle olacak. Loeb ve ekibi bu iki sınır arasında yaşamın göreli olasılığını hesaplamış.

Yıldızların ömürleri, kütleleriyle yakından ilintili. Kütlesi ne kadar büyük olursa, yıldızın ömrü o kadar kısalıyor. Kütleleri Güneş’inkinin üç katından fazla olan yıldızlarda, yaşam ortaya çıkıp evrilecek zaman bulamıyor. En küçük yıldızlarsa, Güneş’ten 10 kat daha küçük kütleye sahip olabiliyorlar ve bunların ömürleri 10 trilyon yıla kadar çıkabiliyor. (Bkz: Yıldız Çeşitleri)

En uzun ömürlü olan bu “kırmızı cüce” yıldızlar, Samanyolu gökadamızda (ve büyük olasılıkla evrende sayıları trilyonları bulan öteki gökadalarda da) büyük çoğunluğu oluşturuyorlar (Samanyolu’ndaki tüm yıldızların yüzde 70’inden fazla).

Dolayısıyla yaşamın evrende ortaya çıkıp yaygınlaşması için daha çok zaman var.

“Peki o halde biz niye gelecekte, küçük kütleli bir yıldızın yanı başında yaşamıyoruz sorusu akla gelebilir” diyen Loeb’e göre, yanıtlardan biri, bizlerin “prematüre” (normal vaktinden önce doğmuş) canlılar olduğumuz. Öteki yanıtsa, küçük kütleli yıldızların çevrelerindeki yaşam için tehlikeli olmaları.

Kırmızı cüce yıldızlar, özellikle genç dönemlerinde şiddetli manyetik patlamalarla uzaya elektrik yüklü parçacıklar ve şiddetli morötesi radyasyon püskürtüyorlar. Bunların, yıldızın çevresindeki “yaşam kuşağı” içinde var olabilecek kayaç gezegenlerin atmosferlerini silip süpürebileceği düşünülüyor.

Yaşam kuşakları, yıldızların çevrelerinde, içlerinde bildiğimiz yaşam için gerekli sıvı suyun varlığına izin verecek sıcaklıkta bulunan disk şeklindeki bölgelere deniyor. Kırmızı cüceler, daha büyük kütleli ve daha sıcak “sarı” bir yıldız olan Güneş’ten daha az kütleçekimine sahip olduklarından, çevrelerindeki olası gezegenler (ve yaşam kuşağı) yıldıza daha yakın oluyorlar ve bu da yaşam barındırabilecek gezegenleri manyetik patlamalardan doğan tehdide daha açık kılıyor. 

REFERENCES

  • 1. “Is Earthly life premature from a cosmic perspective?”, Harvard-Smithsonian Center for Astrophysics, 1 Ağustos 2016