COVID-19: Ruh Sağlığımızı Nasıl Koruruz?
Dünya Sağlık Örgütü’nün koronavirüsü pandemi ilan etmesiyle birlikte tüm dünya kırmızı alarma geçti. Küresel boyutta insanları saran korku ve endişe günlük hayatımızı ve alışkanlıklarımızı derinden etkiliyor. Salgın hastalıklar korku ve endişe duygularımızı kabartabilir ve ruh sağlığımızı olumsuz bir şekilde etkileyebilir. Koronavirüs ile ilgili salgın haberleri sağlık endişenizi tetiklemeye başladıysa bilin ki yalnız değilsiniz!
Peki dünyaca içinden geçtiğimiz bu zor süreçte ruh sağlığımızı desteklemek için neler yapabiliriz?
Öncelikle bu süreçte fizyolojik olarak stres tepkimizin tetiklendiğini hatırlamak önemli olacaktır. Koronavirüsün yeni bir virus tipi olması gibi özellikleri bu virüsün sebep olduğu hastalıklarla ilgili belirsizliği artırıyor. Medikal anlamda önlem alamadığımız yeni bir hastalık karşısında stres seviyemizin tavan yapması oldukça normal çünkü bilinmezlik endişeyi artırır.
Diğer yandan, herkes bu belirsizliğe farklı şekillerde tepki gösterebilir. Aynı sorunu yaşıyor olsak da olaylara farklı tepkiler vermemiz tamamen normaldir. Stres seviyemizi ciddi boyutta yükselten faktörler arasında yaşadığımız ülke/bölge, çalıştığımız yer, ruh sağlığımızla ilgili geçmişimiz ve okuduğumuz haberler büyük rol oynuyor.
COVID-19 stresini nasıl yönetebiliriz?
Carnegie Mellon Üniversitesi’nden Prof. Baruch Fischhoff’a göre, koronavirüs pandemisine karşı kaygımızı yönetebilmek için atacağımız ilk adım doğru bilgi kaynaklarına yönelmek. Okuduğunuz ve izlediğiniz haber kaynaklarının sizde bıraktığı etkilerin farkında olmak önemli. Zihninize yerleşen bilgilerin sizin için ne kadar işlevsel olduğunu değerlendirmek ve buna göre harekete geçmek stres yönetimini kuvvetlendirici olacaktır.
Bunun yanı sıra, risk analizi yapmak da büyük önem taşıyor. Uzmanların önerdiği hijyen kurallarına uymak hem kendimizi hem de yakın çevremizdekileri korumak için alabileceğimiz en iyi önlemlerden biri – özellikle risk grupları içinde yer alıyorsak.
İçinden geçtiğimiz bu zor süreçte ruh sağlığımızı korumak için birbirimize duygusal olarak destek vermek de faydalı olacaktır. Ailesinden uzak olan, risk altında olan veya hastanelerde çalışan tanıdıklarınıza kulak vermek ve onlarla empati kurmak bu süreci daha dengeli ve sağlıklı geçirmemizi sağlayacaktır. Araştırmalar sosyal bağlarımızın zayıfladığını hissettiğimizde dünya algımızın da değiştiğini gösteriyor. California Üniversitesi’nden Dr. Steve Cole’a göre yalnızlık hissi birçok farklı hastalığa zemin hazırlıyor. Ayrıca kronik yalnızlık hissi çekenlerin bağışıklık sistemlerinin daha zayıf olduğu ve hastalıklara daha yatkın oldukları da araştırmalar tarafından ortaya konmuş.
Koronavirüs pandemisiyle sağlıklı ve etkili bir şekilde baş etmek doğru bilgi almak, kendimizi korumak ve birbirimize destek olmaktan geçiyor. Kendinize küçük molalar vermeyi ve arada bir dışarı çıkıp derin nefes almayı unutmayın. Size iyi gelen şeylerin tadını çıkarmaya devam edin!
Koronavirüsü ile ilgili daha detaylı bilgiye Koç Üniversitesi’nin sayfasından ulaşabilirsiniz.
REFERENCES
- 1. https://www.who.int/emergencies/diseases/novel-coronavirus-2019
- 2. https://www.apa.org/research/action/speaking-of-psychology/coronavirus-anxiety
- 3. Cole, W. S., Capitanio, J. P., Chunc, K., Arevalo, J. M., Ma, J., & Cacioppo, J. T. (2015). Myeloid differentiation architecture of leukocyte transcriptome dynamics in perceived social isolation.
- 4. Proc. Natl. Acad. Sci. U S A, 112, 15142–15147. doi: 10.1073/pnas.1514249112.